4 dakikalık bir ihbar 5 yılda çözülebildi

4 dakikalık bir ihbar 5 yılda çözülebildi

GÜNDEM Haberleri

Bir telefonla başlayan Ergenekon davası 5 yılın sonunda bitiyor.

Sunuş
Haziran 2007'de soruşturması, Temmuz 2008'de davası başlayan Ergenekon'da karar vakti geldi. Davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza mahkemesinin 5 Ağustos Pazartesi günü yapacağı 321. duruşmada kararını açıklaması bekleniyor. 5 yıllık soruşturma ve kovuşturma sürecinde yaşananları ve davanın önemli ayrıntıları iki günlük yazı dizimizde özetlemeye çalıştık. Elbette, milyonlarca belge, yüzlerce sanık ve birleşen çok sayıda dava hesaba katıldığında Ergenekon'a dair her özetin eksik kalacağının farkında olarak.

Trabzon'da yaşayan Şevki Yiğit 12 Haziran 2007 tarihinde 156 Jandarma ihbar hattını aradığında Türkiye'yi derinden sarsacak ve yıllarca sürecek bir olayı başlatacağından habersizdi. Yakın zamanda İstanbul Ümraniye'de oturan oğlu Ali'yi ziyaret etmiş, oğlunun kiracı olduğu evin çatı katında bir kutu dolusu el bombası görmüş ve bu hadise o günden beri içini kemiriyordu. En sonunda dayanamayıp Jandarma'yı aramaya karar verdi. 4 dakika 12 saniye süren bu telefon konuşması ile başlayan soruşturma daha sonra Ergenekon adını alacak ve Türkiye'deki pek çok algıyı kökten değiştirecekti. Şevki Yiğit'in 12 Haziran 2007 tarihindeki ihbarı üzerine polis Ümraniye'deki evi bastı. Baskını izleyen gazetecilerden biriydim ve o günden itibaren Ergenekon sürecini takip etmeye çalıştım. Bombaların emekli astsubay Oktay Yıldırım'a ait olduğu bilgisi ortaya çıkınca işin arkası çorap söküğü gibi geldi. Oktay Yıldırım, bir yıl önceki (2006) Danıştay saldırısında azmettirici olarak adı gündeme gelen müstafi yüzbaşı Muzaffer Tekin'e en yakın adamlardan biriydi. Gözaltına alınan Oktay Yıldırım ve Muzaffer Tekin'in evlerinde "Ergenekon Yeniden Yapılanma-Analiz" ve "Lobi" başlıklı belgeler de bulundu. 15 Haziran 2007'de artık soruşturmanın adı Ergenekon'du ve savcısı da Zekeriya Öz'dü. nbsp;

TARİHİN KIRILMA NOKTASI
Kısacası yakın siyasi tarihimizdeki en büyük kırılma noktalarından biri basit bir ihbarla başladı. Büyük değişim ve dönüşümleri de beraberinde getirdi. En büyük değişim ise algıları tersyüz etmesiydi. Bunların başında da vesayet algısı geliyordu. Geçmişte yaşanan darbe süreçleri ile pekiştirilen askeri vesayet, Ergenekon davası ile gerilemeye başladı. Darbe ve darbecilerin siviller tarafından soruşturulması hayal olmaktan çıkıp gerçeğe dönüştü. Dokunulmazlık algısı da bu süreçte tamamen değişti. nbsp;
Haziran 2007'de başlayan Ergenekon dava sürecinde Mart 2010'a kadar 14 dalga operasyon düzenlendi. Müstafi yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli binbaşı Fikret Emek gibi isimlerin gözaltına alınıp tutuklandığı operasyonların 3'üncüsü çok ses getirdi. Susurluk sürecinde ve geçmişte yaşanan pek çok olayda ismi gündeme gelen, ancak o güne kadar ifadesi dahi alınamayan emekli tuğgeneral Veli Küçük, Ocak 2008'de gözaltına alınarak tutuklandı. Küçük'le beraber emekli Albay Fikri Karadağ, avukat Kemal Kerinçsiz, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk ve Türk Ortodoks Kilisesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol'un da aralarında bulunduğu 31 kişiyi daha gözaltına aldı. Bu operasyon Ergenekon sürecindeki en kritik gelişmeydi. Türkiye, Veli Küçük gibi adeta dokunulmazlık simgesi haline gelmiş bir ismin dahi bu ülkede yargı karşısına çıkabileceğiyle ilk kez yüzleşiyordu. İki ay sonra düzenlenen operasyonda gözaltındaki isimler arasında Cumhuriyet Gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk, İşçi Partisi (İP) lideri Doğru Perinçek ve 28 Şubat'ın simge isimlerinden Kemal Alemdaroğu bulunuyordu.
Temmuz 2008'de yapılan 6'ncı dalga ise 'paşalar operasyonu' olarak kayda geçti. Gözaltına alınan isimler arasında eski 1'nci ordu komutanı emekli orgeneral Hurşit Tolon ve eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur da vardı. Devam eden süreçte dönemin Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, gazeteci Mustafa Balbay, JİTEM kurucusu emekli albay Arif Doğan, gazeteci Tuncay Özkan, MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin, Prof. Dr. Mehmet Haberal gibi isimlerin de gözaltına alınıp tutuklandığı 8 operasyon daha gerçekleştirildi. Dava sürecinde sanık sayısı toplam 275'e ulaştı. Bunlardan 66'sı tutuklu. nbsp;


EMEKLİ ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ:
'Lav değil boru' demişti
Ergenekon soruşturması boyunca gerçekleştirilen operasyonlarda 8 cephanelik ele geçirildi. İstanbul, Sakarya, Eskişehir ve Ankara'da ele geçirilen cephaneliklerde en çok ses getireni İstanbul Poyrazköy ve Ankara Gölbaşı'nda bulunan silahlar oldu. Poyrazköy'de bulunan silahlar arasında 10 adet Lav ve C-4 patlayıcılar da yer alıyordu. Gölbaşı'ndaki silahlar arasında da Lav ve plastik patlayıcılar vardı. Daha sonra Ergenekon davasında sanık olacak dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un düzenlediği basın toplantısında boş bir lav silahı ile görüntü vermesi ve kendisine atfedilen "silah değil, boru" ifadesi uzun süre tartışma konusu oldu. nbsp;

321 duruşma yapıldı:
Sayılarla Ergenekon
gt; 66'sı tutuklu 275 sanık
gt; 31'i gizli 159 tanık
gt; 23 iddianame
gt; 100 binden fazla telefon izlendi, 60 bin telefon dinlendi
gt; 1360 kişi ifade verdi
gt; 40 bin sayfa duruşma tutanağı
gt; 7 bin ara karar
gt; 2 bin 538 ek klasör, milyonlarca belge
gt; Ergenekon ana davasında 321 duruşma
gt; Birleştirilen dosyalarla birlikte toplam 650 duruşma nbsp;

HUKUK TARİHİNDE BİR İLK
Davada 31 gizli tanık ifade verdi
Ergenekon davasının yeniliklerinden biri de "gizli tanık" kavramı oldu. Türkiye'deki davalarda ilk kez tanıkların gerçek kimlikleri gizlenerek ifadeleri alındı. Ergenekon davasında toplam 31 gizli tanık var. Bunlardan bazıları daha sonra asıl kimliklerini açıkladı. Tanıklığı en çok tartışılan isimlerden biri PKK'nın bir dönem en etkin isimlerinden biri olan Parmaksız Zeki kod adlı Şemdin Sakık oldu. Ergenekon'la birleştirilen Danıştay sanıklarından Osman Yıldırım davanın hem tanığı hem de sanığı. İlk başta gizli tanık olarak ifade veren Yıldırım da saha sonra asıl kimliğini açıklayarak açık tanık olarak ifade verdi. Dava kapsamında aralarında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, eski MİT mensubu Mehmet Eymür, Gazeteci Fehmi Koru'nun da olduğu 128 açık tanığın ifadesine başvuruldu.

SUÇLAMALAR
Ergenekon sanıklarına yönelik en temel suçlama darbecilik. Silahlı terör örgütünü kurup yönetmek ve anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs etmekle suçlanan sanıkların amacı iddianamede şöyle açıklanıyor: "Sürekli iç çatışma, kaos, komşu ülkelerle düşman, dünyaya kapalı, Avrupa Birliği ve insan haklarına karşı, iç etnik çatışmalar ve naylon terör örgütleri ile uğraşan ve ekonomik yönden zayıf bir devlet imajı oluşturulmaya çalışılarak, devlet otoritesini içte ve dışta zaafiyete uğratmak. Ülkeyi yönetilemez hale getirmek, böylece terör örgütünün daha rahat yönetip yönlendireceği siyasal iktidarlar oluşturmak. nbsp;Bu başarılamadığı takdirde, yasama ve yürütme organlarını devirip, kendi ideolojik amaçları doğrultusunda devlet yönetimini ele geçirmek." nbsp;

FİRARİ SANIKLAR ve ÖLÜMLER
Ergenekon davasında bazı sanıklara ise hiç ulaşılamadı. Bir MİT görevlisinden aldığı bilgi ile yurtdışına kaçan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, eski milletvekili Turhan Çömez, emekli tümgeneral Mustafa Bakıcı davanın firari sanıkları arasında yer alıyor. Sanıklar arasında bulunan İlhan Selçuk, Kuddusi Okkır, Engin Aydın, Murat Özkan yargılanırken hastalık ve benzeri nedenlerle hayatını kaybetti. nbsp;
gt; YARIN: SANIKLARA İSTENEN CEZALAR VE BİTEN ERGENEKON HANGİ DAVALARI ETKİLEYECEK?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...