Yerli akaryakıt dağıtım şirketleri soruyor: Adalet nerede?

Yerli akaryakıt dağıtım şirketleri soruyor: Adalet nerede?

EKONOMİ Haberleri

Milyonlarca liralık cezalarla karşılaşan akaryakıt dağıtıcıları “EPDK cezalarında diğer para cezalarının aksine dava açmak tahsilatı otomatik olarak durdurmuyor. Ceza mahkeme ile iptal olsa bile şirket çoktan iflas etmiş olabiliyor. Bu adaletsizliktir” diyor.

Bütün dünya pandemiyle boğuşurken, akaryakıt dağıtım şirketleri bunun yanı sıra milyonlarca liralık EPDK cezalarıyla da boğuşuyor. Bu cezalar yüzünden iş bırakma noktasına gelen yerli akaryakıt dağıtım şirketleri, basına yaptıkları açıklamayla, hak arama yoluna gideceklerinin sinyalini verdi. Konuyla ilgili sıkıntısını dile getiren bir akaryakıt dağıtım şirketi yetkilisi “EPDK’nın yağmur gibi yağan cezaları yüzünden kapımıza kilit vurma noktasındayız. Böyle giderse, bizimle birlikte bayilerimiz ve aynı zamanda sayıları yüz elli bini bulan sektör çalışanı da mağdur olacak” dedi.
Aynı yetkili “Hem Türk Ceza Kanunu hem de Kabahatler Kanunu uyarınca, ayrıca Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gereği herkes suçu sabit olana kadar masumdur. EPDK’nın ceza uygulamasında ise, diğer para cezalarının aksine dava açmak tahsilatı otomatik olarak durdurmuyor. Ceza mahkeme ile iptal olsa bile şirket çoktan iflas etmiş olabiliyor” dedi. Uygulanan cezaların net satış hasılatı üzerinden hesaplandığını ancak bayilerle net satış kârı üzerinden anlaşma yapılmadığını söyleyen yetkili “Kiminden %5 kiminden %10 kâr elde ediliyor. Ayrıca şirketin tek geliri akaryakıt ama tek gideri akaryakıt değil, sayısız gideri var. Bu yüzden EPDK para cezalarının hesaplanmasını yıl sonu vergi matrahı üzerinden yapmalı. Aksi takdirde, şimdiki gibi fahiş cezalara maruz kalmaya devam edeceğiz. Adalet için cezalar vergi matrahı üzerinden hesaplanmalı” dedi.

STOK TUTMA MÜKELLEFİYETİ
Akaryakıt dağıtım şirketlerinin en önemli problemleri arasında stok tutma zorunluluğunun bulunduğunu belirten yetkili şunları söyledi: Pek çok küçük ve orta ölçekli akaryakıt dağıtım şirketinin böylesi bir stok için deposu bulunmuyor. Kupon sistemi adı verilen bir uygulamayla büyük akaryakıt devlerinin depolarında zaten duran akaryakıtı kendi ulusal stokları olarak gösteriyorlar. Bu uygulamanın en küçük akaryakıt dağıtıcısına aylık maliyeti ise 400 bin lira! Yani yıllık en az 5 milyon lira yerli ve millî işletmenin kasasından çıkıp, yabancı akaryakıt tekellerinin kasasına akıyor. EPDK’nın enerji piyasasının patronu olduğu dönemde petrol piyasası ile LPG piyasası arasında eşitsizliğe sebep olan bir mevzuat oluştu. Örneğin “Dağıtıcılar, 5015 sayılı Kanun’a göre ulusal stok petrol mükellefiyeti kapsamında stok yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Ancak bu yükümlülük, stok hesaplanmasına esas alınan dönemde yurt içi pazar payı yüzde ikinin altında olan Sıvılaştırılmış Petrol Gazları dağıtıcı lisans sahipleri bakımından oluşmaz” diyen düzenlemede görüldüğü gibi. Şimdi yapılması gereken, aynı yüzdeyi esas alan benzer bir muafiyetin akaryakıt sektöründeki dağıtıcı lisans sahiplerine de uygulanmasıdır.

AKSAKLIK KÜÇÜK, CEZA BÜYÜK
Görüşlerini dile getiren birçok sektör yetkilisi ise özellikle son dönemde “Bayisinin otomasyon sisteminin doğru ve tutarlı veriler içermemesi ve bayide tespit edilen aykırılıkların Kuruma bildirilmemesi” iddiasıyla çok sayıda akaryakıt dağıtım şirketine ceza verildiğini ifade ediyor. Aynı sektör yetkilileri, mevcut mevzuat uyarınca en az elli bayisi olan akaryakıt dağıtım şirketine, bu bayilerden herhangi birinde meydana gelen ve çoğu basit aksaklıklar bahane edilerek milyonlarca liralık cezalar verilmesinin, anayasanın suçun şahsiliği prensibi ile çeliştiğini belirterek “TCK 463. madde uyarınca hiç kimse başka kişinin fiilinden ötürü cezalandırılamaz” diyorlar.

EPDK BİZİ BEKÇİ YAPMASIN
Bayilerdeki aykırılıkları kuruma bildirme noktasında, akaryakıt dağıtım şirketlerine yüklenen yükümlülüklerin artık masaya yatırılması gerektiğini bildiren bir diğer dağıtıcı ise “Akaryakıt dağıtım şirketleri olarak zaten büyük paralar harcayarak, bayilerin denetlenmesini sağlayacak otomasyon sistemleri kuruyor, işleyişinin sürekliliğini sağlıyoruz. Bu sistem sayesinde gerek EPDK gerekse de devletin kolluk güçleri, her türlü akaryakıt faaliyetini takip edebilmektedir. Hâl böyle iken biz dağıtım şirketlerini, kısıtlı kadro imkânlarımız hiç hesaba katılmadan, bayilerin bekçisi yapmak ve ihbar yükümlülüğü vermek açıkça bir angaryadır, ki bu da hukuka aykırıdır. Örneğin, bir lokantaya mal temin eden gıda toptancısının, o lokantayı denetlemeye ve aykırılık gördüğünde ihbarda bulunmaya memur edilmesi düşüncesi ne kadar saçma ise, enerji piyasasını denetleme ve düzenleme amacıyla kurulmuş EPDK gibi devasa bir kurum ortada dururken, bayilerin denetiminden dağıtım şirketinin sorumlu tutulması da o kadar saçmadır. Özellikle küçük yerlerdeki kimi istasyon sahiplerinin, dağıtım şirketlerinin ihbar bildirimlerini husumet vesilesi yaptıklarını duyuyoruz. EPDK’nın bizi bekçi yapan tavrı yüzünden güvenliğimiz tehlikede” diyor.
Konuya ilişkin görüşlerini paylaşan enerji ekonomisti bir uzman ise "Türkiye akaryakıt sektörünün %80'i çoğu yabancı sermayeli birkaç büyük şirketin elinde. Pazar payı %1 buçuğun altında olan onlarca yerli sermayeli küçük akaryakıt dağıtım şirketi ise yüzde yirmilik pay ile yetiniyor. Ne var ki yüzde seksen pazar payını elinde tutan yabancı tekeller, tek silahı kar marjından fedakarlık ederek biraz olsun ucuza satış yapmak olan bu küçük firmaların yüzde yirmilik payına da göz dikmiş durumdalar. Bu amaçla lobi güçlerini kullanıyor, mevzuatı kendi çıkarlarına göre şekillendirmeye çalışıyorlar. Örneğin her geçen yıl artan astronomik EPDK lisans bedelleri, o lisansın iptal olmaması için yıllık 60 bin ton satış mecburiyeti, aynı şekilde bir yıl içinde elli bayiden oluşan bir dağıtım ağı kurma şartı, LPG piyasasında olmayan (%2 den küçük pazar payı sahibi şirketler için) ulusal stok tutma mükellefiyeti, başka hiçbir sektörde bulunmayan meblağlarda idari para cezaları, uygulandıklarında ilgili şirketin iflası anlamına gelen sözde geçici faaliyet durdurma cezaları, küçük ve orta ölçekli akaryakıt dağıtım şirketlerinin piyasaya girişlerini ve piyasada kalışlarını giderek imkânsız hâle getiriyor” dedi ve ekledi: Bu şekilde devam edemez. Ülkeyi yönetenlerin yerli ve millî sermayenin gerçek manada cisimleşmiş hâli olan akaryakıt sektörünün bu küçük ve orta ölçekli firmalarının, üç beş yabancı tekel tarafından yok edilmesini önlemeleri gerekiyor. Lütfen sesimizi duysunlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...