Türkiye’ye karşı büyük oyun

Düzenleyen:
Türkiye’ye karşı büyük oyun

Ekonomi Haberleri

Çok önemli bir eşikten geçiyoruz. Ekonomisi, altyapısı ve siyasi etkisi ile kendinden daha fazla söz ettiren ve dolayısıyla dünyanın egemen güçleri tarafından dikkatle takip edilen bir ülke haline geldik. Bu gelişim ülke sınırları dışından bakarak çok daha net görülebiliyor. Ancak ne var ki bu olumlu tablo kanlı bir algı operasyonu ile karartılmaya çalışılıyor

FİKRET ÇENGEL ANALİZ

Son yıllarda Türkiye’nin dışarıda artan etkisi ile içerideki yansımaları ne yazık ki doğru orantılı ilerlemiyor. Bir tarafta Türk yatırımcıların dünya pazarlarındaki pay kapma yarışı, istihdam, teknoloji  ve ekonomiye değer katacak paketler, Batılı ülkelerin gıpta ile takip ettiği dev projeler  ve milli otomobil, milli uzak ve tank gibi önemli bir sanayi hamlesi.  Diğer tarafta ise Türkiye aleyhine yürütülen kanlı algı operasyonu.
Türkiye dışındaki piyasalarda ise endişe hakim. İç tüketimi artırmak, yatırımları canlandırmak ve kaybedilen pazar paylarına yeniden kavuşmak için yapılan ataklar çok cılız kalıyor. Dünyanın en önemli ve en stratejik kamu yatırımları Türkiye’de yapılıyor. 3. Havalimanı, 3. Köprü, Avrasya tüneli, Körfez ve Çanakkale geçiş köprüleri ve daha birçok hayati proje bunlar arasında. Türkiye hızla bir iletişim ve ulaşım merkezi haline geliyor. Geçtiğimiz hafta Fransa’nın Cannes kentinde yapılan dünyanın en önemli gayrimenkul fuarı MIPIM’de bunun etkilerini fazlasıyla hissettik. Fuar alanında Londra ile Paris çadırları arasında yer alan İstanbul çadırı, tüm yatırımcı ve fon yöneticilerinin ilgi odağındaydı. Günde 1 milyon kartvizitin el değiştirdiği fuarda, Türkiye’nin projeleri dilden dile dolaştı. Paris, Londra ve diğer Avrupa kentlerinin çadırı İstanbul’un gölgesinde kaldı.
TÜRKLER OYUN KURUCU
Geçtiğimiz 1 ayda ekonomi dünyanın önemli isimleriyle 4 kez yurtdışına çıktık. Fabrika açılışı, fuar, temas ve yatırım konulu bu ziyaretler Türkiye’nin geldiği yeri anlamak için son derece önemli. Farklı coğrafyalar olmasına rağmen, her ziyarette gururumuzu okşayan olaylara şahit olduk. Potansiyelimizin de bir defa daha farkına vardık. Oyun da değişti oyuncular da. Afrika, Güney Amerika ve Asya’da dünya ekonomisinin yeni aktörü Çin’e karşı müthiş bir mücadele veriliyor. Bunun yanında pazarların eski sahipleri, İngilizler, Fransızlar ve Almanlara karşı da pay alma yarışı sürüyor. Sömüren, yeraltı kaynaklarını kendi ülkelerine taşıyan Avrupalıların yerinde, yatırım yapan, istihdam sağlayan ve ekonomilere değer katan bir Türkiye var.
NEDEN HEDEF ALINDIK
Yakın zamanda önemli gezilerden birini Pakistan’a yaptık. Bu ülkeye en büyük Türk yatırımını gerçekleştiren Anadolu Grubu patronu Tuncay Özilhan ile birlikte önce Multan’a ardından da Lahor’u ziyaret ettik. Multan’da bu ülkedeki 6. fabrikasını açan Özilhan, toplam 500 milyon dolarlık yatırımına 200 milyon dolar daha ekleyeceğini duyurdu. Bu kadar yatırımın tek bir amacı var: Gelişen ve yakın dönemde dünyada kendinden daha fazla duyuracak olan Pakistan’da yerini sağlamlaştırmak. 190 milyona ulaşan nüfusu ile Asya’nın yeni gözdeki olan Pakistan’daki tek yatırımcı Özilhan değil. Zorlu, Ülker ve Albayrak Grubu bu ülkeleri yerini alıyor. Pakistanlı yetkililerin bakışı bizim belki de gözden kaçırdığımız çok önemli doneler içeriyor. Türkiye alan değil; veren, gücünü yöneten ve bölgesel gelişimi tetikleyen önemli bir aktör konumunda.
Türk Hava Yolları ülkenin en önemli dinamiklerinden biri. 111 ülkede 290 noktaya sefer düzenliyor. Geçtiğimiz yıl 60 milyondan fazla insan taşıdı. Uluslararası uçuşların doluluk oranı yüzde 70’leri geçiyor. Amerikalı yolcu THY ile Japonya’ya, Japon Kenya’ya, Kenyalı da Amerika’ya uçuyor. Dünyada Lufthansa’nın British Airways’in ya da Air France’ın artık esamisi okunmuyor. Hal böyle olunca  3. havalimanının bazı ülkeleri neden rahatsız ettiğini anlamak için çok da kafa yormaya gerek kalmıyor.
İhraç eden, teknoloji geliştiren ve altyapı hamleleri ile ulaşım üs haline gelen Türkiye, enerji koridoru olması bakımından da rakipleri için büyük tehdit. Körfez ülkelerine yaptığımız temaslar, sermayenin odağında Türkiye olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Son yıllarda ciddi bir fon akışı var. Aldığımız izlenimler bu akışın henüz akacak olanın yanında çok cüzi kaldığı yönünde. 2.5 trilyon dolarlık fon yöneten Körfez ülkelerinde aldığımız pay, henüz bindelik seviyelerde.  Payın en az yüzde 5’lere ulaşmaması için ise hiçbir neden yok. Tıpkı, Pakistan ve Endonezya ile işbirliğini büyütmek, tıpkı turizmde alacağımız payı daha da artırmak gibi. Dünyada 300 milyar dolarlık turizm bütçesi olan Çinlilerin hedef ülkesinden biri de Türkiye.
KANLI ALGI OPERASYONU
Sınırları aştığımızda böylesine olumlu bir tablo ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Ancak ülke içinden karamsar bir algı dayatılıyor bize. Terör olayları, turizmi hedef alan bombalar, komşu ülkelerle yaşanan krizler... Birileri, Türkiye’nin tırnakları ile kazıya kazıya sağladığı bu gelişim hamlesinin önüne geçmeye çalışıyor. Yapımını durduramadıkları dev projeleri, önüne set çekemedikleri işadamlarımızı ve Türkiye’ye fon akışını baltalamak için kanlı bir algı operasyonu yürütüyor.

 

Düzenleyen:  - Ekonomi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...