'Türkiye şokları iyi yönetti'

'Türkiye şokları iyi yönetti'

EKONOMİ Haberleri

Gazetemize özel açıklamalarda bulunan A. Ahmet Yusuf “Ağustos-eylülün ardından Türkiye’nin ekonomi yönetiminin uyguladığı sağlam tedbirlerle şokları göğüsledik ve tutarlılık sağlandı. Bugün bütün parametreler, Türk ekonomisi ve TL’ye olan güveni tazeledi” dedi.

Ö. FARUK BİNGÖL

Türkiye ekonomisi, ağustos-eylül döneminde tarihinin en büyük spekülatif ataklarına maruz kalmış, alınan tedbirlerle kötü günler aşılmıştı. Bu süreçte Hazine ve Maliye Bakanlığı başta olmak üzere, düzenleyici ve denetleyici otoriteler çok radikal kararlara imza attı. Önlemler olumlu netice vermesine rağmen, hâlâ bazı çevreler tarafından haksız eleştiriler yöneltiliyor. Kurumların aldığı aksiyonlar ve atılan adımlar ise, Türkiye’de yatırımları bulunan büyük yabancı grupların takdirini topluyor.

Ülkemizde yaklaşık 35 yıldır katılım bankacılığı alanında faaliyet gösteren, yatırımlarını da her geçen yıl artıran Bahreyn merkezli AlBaraka Bankacılık Grubu’nun Global CEO’su Adnan Ahmet Yusuf, gazetemize özel açıklamalar yaptı. A. Ahmet Yusuf, Türkiye’nin önünün açık olduğunu vurgulayarak, sorularımıza şu cevapları verdi:

¥ Ağustos ve eylülün ardından, Türk lirasının dolar karşısında değer kazanmaya başladığını görüyoruz. Üstelik, dolar uluslararası piyasalarda yakın geçmişte diğer para birimleri karşısında yükseliyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
 2018’in Ağustos ve Eylül ayları, özellikle artan enflasyon ve yerel ile global pazarlardaki bir dizi gelişmenin sonucunda, para birimlerinin değer kaybettiği zorlu bir süreçti. Bu durum, Türkiye ekonomisi incelenirken de en önemli konu başlıklarından biri oldu. Buna karşılık, ülkenin ekonomi yönetiminin uyguladığı sağlam önlemlerle bu durumu göğüsledik ve Türkiye pazarında tutarlılık sağlanmıştır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankaların yabancı para (swap) işlemleri için öz sermaye oranını %50’den %25’e çekti. Vadeli hesaplardan alınan stopaj düzenlendi, yabancı para sözleşmeleri Türk lirasına çevrildi. Stratejik borçlanma politikası sayesinde; faiz oranları, döviz kurları ve likidite risklerine karşı borçların hassasiyeti azaltıldı. Bunun dışında Türkiye’nin dış dengesi, ithalatın düşmesi nedeniyle cari açığın aylık bazda pozitife dönmesiyle iyileşiyor. Bütün bu parametreler, ekonomi ve TL’ye olan güveni tazeledi.

2020 DAHA GÜZEL OLACAK

Türkiye ekonomisi, ağustos-eylül döneminde tarihinin en büyük spekülatif ataklarına maruz kalmış, alınan tedbirlerle kötü günler aşılmıştı. Bu süreçte Hazine ve Maliye Bakanlığı başta olmak üzere, düzenleyici ve denetleyici otoriteler çok radikal kararlara imza attı. Önlemler olumlu netice vermesine rağmen, hâlâ bazı çevreler tarafından haksız eleştiriler yöneltiliyor. Kurumların aldığı aksiyonlar ve atılan adımlar ise, Türkiye’de yatırımları bulunan büyük yabancı grupların takdirini topluyor.
Ülkemizde yaklaşık 35 yıldır katılım bankacılığı alanında faaliyet gösteren, yatırımlarını da her geçen yıl artıran Bahreyn merkezli AlBaraka Bankacılık Grubu’nun Global CEO’su Adnan Ahmet Yusuf, gazetemize özel açıklamalar yaptı. A. Ahmet Yusuf, Türkiye’nin önünün açık olduğunu vurgulayarak, sorularımıza şu cevapları verdi:

¥ Ağustos ve eylülün ardından, Türk lirasının dolar karşısında değer kazanmaya başladığını görüyoruz. Üstelik, dolar uluslararası piyasalarda yakın geçmişte diğer para birimleri karşısında yükseliyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
- 2018’in Ağustos ve Eylül ayları, özellikle artan enflasyon ve yerel ile global pazarlardaki bir dizi gelişmenin sonucunda, para birimlerinin değer kaybettiği zorlu bir süreçti. Bu durum, Türkiye ekonomisi incelenirken de en önemli konu başlıklarından biri oldu. Buna karşılık, ülkenin ekonomi yönetiminin uyguladığı sağlam önlemlerle bu durumu göğüsledik ve Türkiye pazarında tutarlılık sağlanmıştır. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), bankaların yabancı para (swap) işlemleri için öz sermaye oranını %50’den %25’e çekti. Vadeli hesaplardan alınan stopaj düzenlendi, yabancı para sözleşmeleri Türk lirasına çevrildi. Stratejik borçlanma politikası sayesinde; faiz oranları, döviz kurları ve likidite risklerine karşı borçların hassasiyeti azaltıldı. Bunun dışında Türkiye’nin dış dengesi, ithalatın düşmesi nedeniyle cari açığın aylık bazda pozitife dönmesiyle iyileşiyor. Bütün bu parametreler, ekonomi ve TL’ye olan güveni tazeledi.

2020 DAHA GÜZEL OLACAK
¥ Hazine, tasarruf tedbirleri alıp finansman ihtiyaçlarını azalttı. Gerçekleştirdiği son ihalelerle de borcunu sınırlı tutmayı ve faiz oranını yüzde 20’nin altında gerçekleştirmeyi başardı. Gösterge faiz de son üç ayın en düşük seviyelerinde...
Türkiye, enflasyonu düşürmek ve bütçe açığını azaltmak üzere harcama yapmak için, daha fazla sermaye kullanımı sağlayarak faiz oranlarını düşürmeyi başardı. Yönetim, faiz oranlarını daha da aşağı çekmek, aynı zamanda enflasyonu kontrol etmek ve ekonominin üretkenliğini artırarak cari fazla elde etmeyi planlıyor. Önce de söylediğim gibi; yabancı para borç yükünü karşılamak üzere, yerel para birimine dönüştürme süreci önemli bir atılım oldu. Kuruluşlara ise, borçlarını daha uzun vadede yeniden yapılandırma imkânı tanındı.

¥ Bazı öncü göstergeler bu yılın son çeyreğinde Türkiye’nin zayıf bir büyüme göstereceğine işaret ediyor. Ülkenin bu süreçten çıkıp sürdürülebilir büyüme sürecine girmesinin ne kadar zaman alacağını söyleyebilirsiniz? 2019 yılında neler bekliyorsunuz?
Önümüzdeki yıl özel tüketim ile sabit yatırımları kısıtlayan finansal koşullar ve devletin daha sıkı mali politikaları sebebiyle, büyümenin yaklaşık %0,5 olacağını öngörüyoruz. Buna karşılık, ihracatın destek sağlayacağını ve Türk lirasının da daha stabil kalacağını düşünüyoruz. İç pazarda güvenin bir miktar artacağını ve talebin 2020’de büyümenin artışını destekleyeceğini düşünüyoruz.

KATILIM BANKACILIĞI HIZLA GELİŞİYOR
Türkiye’de katılım bankacılığının hızlı geliştiğini söyleyen A. Ahmet Yusuf, “Sektörün Türkiye’de net kârı 2018’in ilk 9 ayında, önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 62 artarak 1,89 milyar Türk lirasına ulaştı. Mevduatlar da yüzde 42,9 artarak 139,6 milyar TL’ye ulaştı. 5 katılım bankasının piyasaya sağladığı fonlar, yüzde 32,3 yükselerek 120,4 milyara ulaştı. Bu durum, söz konusu bankaların finansal açıdan oldukça sağlam olduklarını ortaya koyuyor. Yetkililerin bu alanda reformları gerçekleştirmeye devam edeceklerini ve Türkiye’nin finansal sisteminde katılım bankalarının daha büyük bir rol almasına önayak olacaklarını öngörüyoruz” şeklinde konuştu.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...