'Sadece krizlerde akla geliyoruz'

Ö. FARUK BİNGÖL

Türkiye, son açıklanan ‘Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) belirtilen hedeflere kilitlenirken, bu dönemde sektörlerin ihtiyaç duyacağı “finansman” ayağında da olumlu gelişmeler yaşanıyor. Geçen yıl yüzde 40’lara kadar yükselen işletme finansmanı maliyetleri, bugün yüzde 15’li seviyelere gerilemiş durumda. Küresel anlamda faizlerde yaşanan düşüşle birlikte Türkiye ekonomisinde yeniden dengelenme sürecinin de meyvelerini vermesi, iyimser havayı destekleyen unsurlar arasında öne çıkıyor. Bugün dışarıda küresel durgunluk, içeride ise güney sınırlarımızdaki hareketlilikten kaynaklanan jeopolitik riskler takip edilse de, en zor dönemleri geride bırakan Türkiye’de geleceğe dair pozitif bir yatırım iklimi oluşmuş durumda. Bu süreçte büyümeyi sürükleyecek reel sektör kadar buna gerekli kaynakları sağlayacak finans sektörü de başrolde olacak. Son dönemde yaşanan sıkıntılardan dolayı bazı firmalar kredi borçlarını geri ödemede sıkıntılar yaşamış, bankacılık sektöründe takipteki alacaklar artmış ve yeniden yapılandırmalar gündeme gelmişti.

‘REEL KARŞILIK’ ÖNEMLİ
Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Hasan Altundağ; finansman kaynaklarının verimli kullanılmasının gittikçe önem kazandığı günümüzde, fonlama stratejilerinin de çok doğru kurgulanmasının hayatî bir gereklilik olduğunu vurguladı. Bu anlamda fon kaynaklarını, çalışma prensipleri itibarıyla en verimli kanallara katılım bankacılığının aktardığını anlatan Hasan Altundağ, “Konvansiyonel bankacılıkta kredi temin edilirken, bazen bu kaynakların nerelere kullanıldığı, amacına hizmet edip etmediği tam olarak bilinemiyor. Ancak bizim yaptığımız işlemlerde en hassas olduğumuz konu; reel karşılık... Yani bir işletmeye finansman sağlarken, onun reel bir dayanağı var mı yok mu, buna bakıyoruz. Alım-satıma konu bir mal, bir hizmet, ya da üretime konu bir makine gibi... Muhakkak bir mal ya da hizmet olmalı. Böyle olunca hem bize emanet edilen tasarrufları daha iyi koruyor ve uygun şekilde kullandırıyor, hem de kullandırdığımız fonlar için riskimizi minimize ediyoruz. Firmaların geri ödeme kabiliyetinin de sürdürülebilir olması bizim için büyük önem arz ediyor. Yani her reel karşılığı bulunan yatırıma fon sağlamıyoruz. Onu da kendi süzgecimizden geçiriyoruz. Sonuç olarak sağlıklı şartlarda finansman temini için katma değerli ve ihracat odaklı üretimi, kıymetli reel yatırımları desteklemeye özen gösteriyoruz” dedi.

FON KANALLARI AÇILIYOR
“Varlığa dayalı” katılım bankacılığının, ekonomide dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde de en etkili koruma kalkanı sağladığının görüldüğünü ifade eden Hasan Altundağ, “İşte son yıllarda kredilerin geri ödenmesi konusunda yaşanan sıkıntıları hep birlikte görüyoruz. Yüksek borçlanmalar, verimsiz fonlamalar bazı sıkıntılara sebep olabiliyor. Bu anlamda da katılım bankacılığının sadece kriz dönemlerinde akla gelmemesi lazım. Özellikle ‘dayanak varlık’ prensibine sektörün tamamının dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü bizim sistemimiz, ekonomide dalgalanmalara karşı ciddi tampon vazifesi görüyor. Cumhurbaşkanımız da bu konuda çok hassas, bu alanın büyütülmesi için büyük çaba gösteriyor. Biz de elimizden geleni yapıyoruz. Şimdi finansman kanalları açılıyor, fonlama maliyetleri düşüyor. Bu kaynakları hızlıca reel sektöre, verimli alanlara yönlendirip, YEP’te belirlenen büyüme hedeflerine ulaşılması için çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

'FAİZSİZ' PRENSİPLERDEN TAVİZ VEREMEYİZ
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun yayımladığı tebliğ doğrultusunda aralarında ilahiyatçı üyelerin de yer aldığı “Faizsiz Bankacılık Danışma Komitesi” kuruldu. Bu gelişmenin ardından, bazı çevreler “Bankacılıkta imam dönemi” gibi algılar öne sürmüştü. Bu eleştirileri “maksatlı” bulduğunu vurgulayan Albaraka Türk Genel Müdür Yardımcısı Hasan Altundağ, şunları söyledi: Faaliyet gösterdiğimiz alan belli, faizsiz bankacılık prensiplerine riayet etmek zorundayız. Bununla ilgili hem fon sahiplerinin hem fon talep edenlerin ciddi hassasiyetleri var. Katılım bankacılığını büyütmeye çalışırken, bunun prensiplerinden taviz veremeyiz. Bunun için bizim alanımızla ilgili bütün paydaşların katılımı, sürecin sağlıklı işlemesi açısından çok önemli. Hal böyle iken; ‘imam’ yakıştırmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz.