Ne topçu yetiştiriyoruz ne de ihraç ediyoruz!
Ekonomi Haberleri
Belhanda, Gomis, Valbuena... Kulüpler şirket gibi değil, dernek gibi yönetildiği için yeni sezon öncesi yine milyon dolarlar yurt dışına gidiyor!
Son dönemde futbol sadece bir “oyun” kimliğinden sıyrılıp önemli bir endüstri hâlini aldı. Ancak Türk kulüplerinin kurumsallaşma konusundaki yetersizliği, mali ve sportif açıdan Avrupa’daki rakiplerinin gerisinde kalmalarına sebep oluyor. Birçok açıdan sorunlarla boğuşan Türk kulüpleriyle Avrupa kulüpleri arasındaki değer farkı giderek açılıyor. Fırat Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sebahattin Devecioğlu, marka değeri açısından ligin geneli ve kulüplere bakıldığında, Türkiye’nin Avrupa’daki rakiplerine göre daha alt seviyede bulunduğunu belirtti. Devecioğlu “Liglerimiz ve kulüplerimiz mahallî kalıyor. Biz, ligimizi pazarlayamıyoruz. Türkiye ligini seyreden bizden başka kimse yok” diye konuştu.
MARKALAŞMA PROBLEMİ
Futbol kulüplerinin ve oyuncuların değerini ölçen Alman “Transfermarkt” sitesine göre değer açısından Spor Toto Süper Lig’in Avrupa’nın 7. ligi olduğuna dikkati çeken Devecioğlu “Üç büyük kulübümüzün toplam değeri, İngiltere’deki bir Tottenham bile değil. Tottenham’ın, 1 milyar avroluk değeri var. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş’ın toplam değeri yaklaşık 900 milyon avro. Üçü birleşse bir Tottenham etmiyor. Üç büyükler, gelirleri ve marka değeri konusunda Avrupa’nın zirvesinde yer alan 20 kulübü zorluyor ancak bir dünya markası hâline gelemiyor” ifadelerini kullandı.
YILDIZ OYUNCU FARKI
Son yıllarda futbolun gelirlerini artıran bir sektöre dönüştüğüne işaret eden Devecioğlu “Özellikle İngiltere Premier Ligi, hem kulüpler, hem de lig organizasyonu konusunda bir model. Dünyanın en çok gelire sahip kulübü bu yıl Manchester United oldu. Onu Barcelona ve Real Madrid takip etti. Bu sektörün kendine özgü referansları var. Bunlardan en önemlisi yıldız oyuncular. Bu tip oyuncuları fazla olan liglerin izlenme oranı artıyor” değerlendirmesinde bulundu.
‘SATMA’ ANLAYIŞI YOK
Bu kulüplerin bilimsel bir metodolojiye dayalı çalıştığını anlatan Devecioğlu “Bizde kulüpler henüz kurumsal bir yapıya sahip değil. Türkiye’deki kulüpler dernek statüsünde. Bazı kulüpler şirketleşme modelinde, bazıları şirketlerle ortak çalışıyor. İstanbul merkezli üç kulüp ve Trabzonspor borsada işlem görüyor. Bizdeki kulüplerin futbolcu yetiştirip, sistem geliştirip veya antrenör yetiştirip, bunu başka yerlere pazarlamaya yönelik bir stratejileri henüz yok. Büyük kulüplerde bile bu yapı yok denecek kadar az” dedi.
Futbolu sevmek yönetmeye yetmiyor
Türkiye’de sponsorluğun öneminin henüz yeterince algılanamadığının altını çizen Doç. Dr. Sebahattin Devecioğlu “Biz buralara yatırım yapmıyoruz. Uzman kişilerle çalışmıyoruz. Tamamen geleneksel metotlarla çalışıyoruz. Futbolu sevmek, futbolu yönetmeye yetmiyor. Çünkü bu çok büyük bir pazar ve endüstri. Sadece sportif başarıyla da alakalı değil, bir kulübün forması ve hediyelik eşyalar gibi ürünlerinden elde edilecek gelirleri artırmaya yönelik yatırım yapmak gerekiyor. Mesela Çinliler, Pekin Olimpiyatlarına yapmış olduğu yatırımın aynısını şimdi futbola yapıyor, büyük kulüpler satın alıyor. 10-15 yıl sonra Avrupa’da ve hatta Türkiye’de Çinli futbolcular göreceğiz. Bu şimdiden planlandı” dedi.
Boş tribünlere oynuyoruz