Korkmayın artık normalleşiyoruz

Türkiye 2002-2007 yıllarındaki parlak ekonomik tabloya yeniden geçiyor.
Ekonomide durumumuz nasıl? 5 yıl öncesine dönelim ve bakalım. 2008-09 krizinde dünya ile beraber biz de yara aldık. Bazı dönemlerde sanayi sektörü yüzde 25'lere varan oranda daraldı. Ama aynı dönemde bankacılık sektörü, bol para, düşük faiz ve kredi genişlemesiyle gücünü korumayı başardı. Bu durum dünyada da Türkiye'de de bazı problemlerin kapısını araladı. Çünkü bu önlemler üretim yerine daha çok tüketimi destekleyen tedbirlerdi. Sanayiciden daha ziyade bankaların geliştiğini gördük. Nitekim bu süreçte bankalar sanayinin iki katından fazla büyüme sağladı. Üretim yerine tüketim arttı. Ve ekonomide yeni bir dengesizlik hali oluştu. Bugün geldiğimiz noktada ekonomide yeniden yapılanmaya gitmek zorunda kaldık. Yeni dönemde hem devletin bütçesini hem de hane halkının bütçesini disipline edeceğiz.Neden IMF'den karamsarız?
İki önemli noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi kriz artık yeni bir evreye geçiyor ve gelişmişler yerine gelişmekte olan ülkeler daha az büyüyecekmiş. Bu görüşe göre bol para dönemi bitiyor ve artık yabancı sermaye az olacak, dolar değerlenecek.
Buhran döneminde dünya ülkeleri ne yapmıştı? Gelişmiş ülkeler 2007-2012 yılları arasında sadece yüzde 11,7 büyürken, yükselen ekonomiler yüzde 55,4 büyüme sağlamış. Türkiye, fırsat dönemi olan beş yılda yüzde 21,1 büyüme gerçekleştirmiş oldu.
Şimdi 2013 yılının çoğu gitti azı kaldı. Merkez Bankası'nın meşhur önlemleri daha yeni filiz veriyor. Temmuz ayında beklenmedik artan sanayi üretimi Ağustos ayında frenlendiğinde ortaya karamsarlık çıkıverdi.
Nitekim bu ortamda OVP'de IMF'den bile karamsar büyüme öngördük. Ekonomi yönetimi 2013 için 3,6 büyüme tahmin ederken IMF'nin tahmini daha yüksekti (3,8).
Oysa kapasite kullanım oranı Ekim ayında sanayinin yeni bir hamleye başladığını gösteriyor. Sanayiciler yüzde 4 büyümenin yakalanabileceği görüşünde. Umarız iyimserlik görüşü herkeste hakim olur. Çünkü ekonominin temel bir yönlendirici unsuru da beklentilerdir. Beklentileri yönetmek gerçekleri yönetmek kadar önemlidir; hatta daha önemlidir.
Tamam, bol ve ucuz para azalacak ama 2008 krizinden önce de zaten böyle bir para, böyle bir ortam yoktu. Biz o dönemde nasıl iyi bir performans gösterdiysek, bundan sonraki süreçte de aynı tempoyu, hatta daha iyi dinamikleri yakalayabiliriz. Son sanayi üretimi ve beklenen üretim artışı da gösteriyor ki, bu ülkenin üretme dinamikleri harekete geçmiştir. Sanayi Bakanı Nihat Ergün de zaten görünmeyen bu dinamiklere dikkat çekerek, gizli potansiyelimize vurgu yapmıştı. Şimdi normalleşme zamanı...
KALİTELİ BÜYÜME
İlk beş yıl ile son beş yıl arasında en dikkat çeken farklılık, büyüme kalitesinde görülüyor. Nitekim Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da Türkiye'nin bu büyüme kalitesine dikkat çekerek tedbir alınacağını söyledi.
İbrahim Kahveci
YORUM / ANALİZ
ibrahim.kahveci@tg.com.tr
İki önemli noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi kriz artık yeni bir evreye geçiyor ve gelişmişler yerine gelişmekte olan ülkeler daha az büyüyecekmiş. Bu görüşe göre bol para dönemi bitiyor ve artık yabancı sermaye az olacak, dolar değerlenecek.
Buhran döneminde dünya ülkeleri ne yapmıştı? Gelişmiş ülkeler 2007-2012 yılları arasında sadece yüzde 11,7 büyürken, yükselen ekonomiler yüzde 55,4 büyüme sağlamış. Türkiye, fırsat dönemi olan beş yılda yüzde 21,1 büyüme gerçekleştirmiş oldu.
Şimdi 2013 yılının çoğu gitti azı kaldı. Merkez Bankası'nın meşhur önlemleri daha yeni filiz veriyor. Temmuz ayında beklenmedik artan sanayi üretimi Ağustos ayında frenlendiğinde ortaya karamsarlık çıkıverdi.
Nitekim bu ortamda OVP'de IMF'den bile karamsar büyüme öngördük. Ekonomi yönetimi 2013 için 3,6 büyüme tahmin ederken IMF'nin tahmini daha yüksekti (3,8).
Oysa kapasite kullanım oranı Ekim ayında sanayinin yeni bir hamleye başladığını gösteriyor. Sanayiciler yüzde 4 büyümenin yakalanabileceği görüşünde. Umarız iyimserlik görüşü herkeste hakim olur. Çünkü ekonominin temel bir yönlendirici unsuru da beklentilerdir. Beklentileri yönetmek gerçekleri yönetmek kadar önemlidir; hatta daha önemlidir.
Tamam, bol ve ucuz para azalacak ama 2008 krizinden önce de zaten böyle bir para, böyle bir ortam yoktu. Biz o dönemde nasıl iyi bir performans gösterdiysek, bundan sonraki süreçte de aynı tempoyu, hatta daha iyi dinamikleri yakalayabiliriz. Son sanayi üretimi ve beklenen üretim artışı da gösteriyor ki, bu ülkenin üretme dinamikleri harekete geçmiştir. Sanayi Bakanı Nihat Ergün de zaten görünmeyen bu dinamiklere dikkat çekerek, gizli potansiyelimize vurgu yapmıştı. Şimdi normalleşme zamanı...
![]() |
KALİTELİ BÜYÜME
İlk beş yıl ile son beş yıl arasında en dikkat çeken farklılık, büyüme kalitesinde görülüyor. Nitekim Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da Türkiye'nin bu büyüme kalitesine dikkat çekerek tedbir alınacağını söyledi.
İbrahim Kahveci
YORUM / ANALİZ
ibrahim.kahveci@tg.com.tr