İş çok fakat para az

Resmî rakamlar, işsizlik oranının yüzde 9.1 olduğunu gösteriyor. Bu da yaklaşık 2.5 milyon işsize tekabül ediyor. Türkiye'deki iş piyasasını düzenlemekle görevli olan İŞKUR'a kayıtlı işsiz sayısı ise 2 milyon 372 bin 262 kişi. Öte yandan her yıl yaklaşık 750 bin kişi de istihdam piyasasına dahil oluyor. Yani, iş bulunacak kişiler arasına giriyor. Bir taraftan yatırımlarla istihdam sayısı artırılırken, diğer yandan birçok sektör eleman bulamadığı için eksik kapasiteyle çalıştığından şikayet ediyor. İŞKUR verilerine göre, Türkiye genelinde 82 bin 850 iş yerinin aradığı eleman sayısı 1 milyona dayanmış durumda: 991 bin 804 kişi. İstanbul, 241 bin 92 kişilik 'acil' eleman ihtiyacı ile ilk sırada yer alıyor. "Buu durumda işsizler kolay iş bulacak" diyorsanız, yanılıyorsunuz. Çünkü mevcut durum hiç böyle değil. Aylardır iş arayan yüzbinlerce kişi bir yanda, aylardır aradığı elemanı bulumayan binlerce iş yeri diğer yanda.Peki o kadar iş varken neden işsizler işe girmiyor? Bunun de ilk cevabı "para az" oluyor. Yani işçi arayanla iş arayanın beklentileri örtüşmüyor. İşçi ve işveren arasında köprü vazifesi gören İŞKUR'un yaptığı araştırmaya göre, en önemli anlaşmazlık maaş ve mesai ücretinde çıkıyor. İşsizlerin büyük çoğunluğu, geçtiğimiz günlerde Türk-İş tarafından 4 kişilik bir aile için açıklanan açlık sınırı olan 1000 liranın altında çalışmaya yanaşmıyor. İşveren ise asgari ücrete ilave olarak asgari geçim indirimi tutarı olan 850 liranın 'bir kuruş' üzerine çıkmak istemiyor. Öte yandan işveren 10 saat çalışma şartı koyarken, işsizler 8 saatten fazla çalıştığında mesai ücreti istiyor. Bu durumda iş gücü piyasası, maaşta 150 lira, çalışma süresinde 2 saatte düğümleniyor. Türkiye'de yıllardır çözülemeyen 'istihdam' probleminin başında kalifiye eleman eksiği geliyor. Kapasitesini artıran sanayici yatırımına göre güvenlik görevlisi, makine dikişçi, garson, ağır makine operatörü, mermer kesme işçisi arıyor. İşsizler ise büro memurluğu ve sekreterlik gibi masa başı işler arıyor.