'Güçlü dolar sürdürülebilir değil, biz reformlara bakalım'

'Güçlü dolar sürdürülebilir değil, biz reformlara bakalım'

EKONOMİ Haberleri

ABD’nin de güçlü dolardan zarar göreceğini söyleyen Bali “Katma değerli üretim, AR-GE, teknoloji, eğitim, hukuk, iş gücü alanlarında mesafe alarak farklı bir büyüme modeline geçmeliyiz. Böylece iş yapma ortamı kolaylaşır. Yabancı yatırımcıları çekecek bir görünüm ortaya çıkar” dedi.

Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, bugün yaşanan problemler karşısında farklı büyüme modeline ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. Adnan Bali, bankanın 94. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada önemli değerlendirmelerde bulundu. Son dönemde ticaret savaşları, İran’a yönelik yaptırımlar ve korumacı önlemlerin, öngörüleri olumsuz etkilemeye başladığını söyleyen Bali “ABD Merkez Bankası, Aralık 2015’ten bu yana 7 faiz artışı yaptı. 10 yıllık tahvil faizi, yüzde 3’ün üzerine çıktı, son 7 yılın en yükseğinde... Bu da gelişmekte olan ülkelerdeki fonların çıkması manasına geliyor. Kreditörlerde iştah biraz düşer ama bu dramatik problem hâline gelmez. Bugün güçlü dolar ABD’ye de zarar veriyor. Dışarı mal satmaları zor, mal ithali kolay. Bu yönüyle, aslında güçlü ABD doları o kadar da sürdürülebilir değil” dedi.

EYLEME GEÇMEK ŞART
Bu süreçte Türkiye’nin reformcu ruhunu yeniden kazanmasının önemli olduğunu vurgulayan Adnan Bali “Farklı bir büyüme modeline ihtiyaç var. Bu da ancak katma değerli üretim, AR-GE, teknoloji, eğitim, hukuk, iş gücü alanlarında mesafe alınması ile mümkün. Bu alanlarda yapılacak iyileştirmeler, aynı zamanda iş yapma ortamını kolaylaştıracak. Yabancı yatırımcıları çekecek cazibeli bir ekonomik görünüm ortaya koyacak. Reformlarla yüzde 5,7 olan cari açığın GSYH’ye oranının, daha aşağı çekilebilmesi yönünde adımlar atılmalı. Yurt içinde katma değerli üretime yönelik dönüşüm süreci geçirmeliyiz. İhracat pazarlarının genişletilmesi de pozitif katkı yapar. Yeterli aksiyon alınmaması durumunda piyasalar, kötü niyetli yaklaşanlar tarafından kullanılır. Son yaşadığımız döviz kuru ile ilgili dalgalanmada ise gerek Merkez Bankası, gerekse BDDK problemleri giderecek yönde aksiyonlar aldı. Bunların karşılık bulmaya başladığını görüyoruz. Üretime, özel kesim yatırımlarına, makine-teçhizat yatırımlarına ve net ihracatın katkısına dayalı büyümenin sağlanmasına yönelik bir program çok önemli. Bu da bir eylem planına dönüşmeli” dedi.

ENFLASYON PROBLEM
TL’deki değer kaybı, işlenmemiş gıdadaki fiyat hareketleri, başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişin enflasyonu ciddi şekilde tetiklediğinin altını çizen Adnan Bali, her yüzde 10’luk kur artışının, yıllık enflasyonu 1,5 puan civarında yükselttiğini hatırlattı. Bali, şöyle devam etti: Şu anda asıl hedefimiz, enflasyonu kontrol altına almak suretiyle, bunun kurlar ve faizler üzerindeki etkilerini yumuşatabilmek olmalı. Enflasyondaki yükseliş eğilimi, parasal sıkılaşmanın tek başına yetmediğini gösteriyor. Bu sıkılaşmanın mali politikalarla da eş güdüm içerisinde sürdürülmesi önemli. Gerektiği zaman her enstrüman kullanılabilmeli.

Ekonomiye 355 milyar TL katkı sundu
Bugün 400 milyar TL aktif büyüklüğe, 45 milyar TL’nin üzerinde öz kaynağa, 220 milyar TL mevduata sahip İş Bankası; toplam 355 milyar TL’yi aşan nakdi ve gayrinakdî krediler yoluyla sanayicisinden çiftçisine, esnafından tüccarına, hane halkına kadar, her kesime destek vermeyi sürdürüyor. Adnan Bali “İş Bankası, zor ve meşakkatli zamanlarda hep ülke faydasına tavır gösterdi. Bu, artık bir kurum kültürü hâline geldi. İyi şartlarda herkes başarılıdır. Esasen, sıkıntılı dönemlerde sergilenen yaklaşımlar, kimin bu ülkeye ne kadar taahhüdünün olduğunu ortaya çıkarır” dedi.

Kredi vermezsek biz kaybederiz
“Bankacılık sisteminde 2002’de 50 milyar TL, bugün 2,4 trilyon TL kredi rakamı var. Kredi vermeyen sistem bu mu? Mevduat almışsın, faiz yükünü üstlenmişsin, üzerinde oturarak mevduatın maliyeti çıkmaz. Yapısı gereği bir banka zaten maliyetli topladığı kaynakları, getirili aktiflere dönüştürmek durumunda. ‘Bankalar kredi vermiyor’ başka bir şey, ‘Bana kredi vermiyor’ başka bir şey. Biz işin fizibilitesine, tekniğine bakarız.”

İhtiyaç duyana yapılandırma olur
“Kredilerin yapılandırılmasında, ihtiyacı olanla olmayanın ayrıştırılmadan taleplerin yerine getirilmesi, ahlaki çöküntüdür. Doğru olmaz. Sektör, haklı olmayan taleplerle karşılaşır. Kısıtlı kaynaklar öncelikli alanlara tahsis edilmeli. İhtiyaçlar ve imkanlar doğru birleştirilmeli. Zor günlerden geçiyoruz. Herkes sorumlu davranacak ki; hem reel sektör sağlıklı ilerleyecek, hem bankacılık sisteminin aktif kalitesi korunacak.”

Yüksek faiz banka için de iyi değil
“Mevduatların ortalama vadesi 35 gün. Bir faiz artışının ardından, hemen maliyet yükselişine maruz kalıyoruz, net faiz marjları daralıyor. Dolayısıyla yüksek faiz banka için de kötü, biz de artmasını istemeyiz. Kurları istikrarlı seviyeye oturtursak, ihtiyaçları karşılayacak şekilde kredi hacmini yıla yayarak büyütebiliriz. Ama geçen yılki gibi bir büyüme öngöremeyiz.”

Reyting kuruluşları taraflı davranıyor
“Kredi notu, borçlanma maliyetini belirler. Ancak reyting kuruluşlarının kararlarının jeopolitik, politik, ekonomik şartlarla ilişkisi vardır. Genel olarak taraftırlar. İyileştirmede çekingen, kötüleştirmede acelecidirler. Kararlar her zaman tutarlı olmaz. Geçmişte de böyleydi, şimdi de... G. Afrika’da büyüme, işssizlik, bütçe açığı bizden fazla, ama yatırım yapılabilir ülke!”

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...