Gelecek deniz altında! 150 yıl sonra çalışmalar başladı
EKONOMİ Haberleri / star
Artan nüfus ve gelişen teknoloji sistemleriyle akaryakıta olan talep her geçen gün artıyor. Artan enerji talebi ülkeleri yeni enerji kaynaklarına iterken, geliştirilen yeni projelerle yenilenebilir enerjiden, uzay madenciliğine kadar birçok çalışma devam ediyor. Şimdi ise okyanusların dibinde çalışmalar hızlanacak. Tüm dünyada hızlanan elektrikli araçlara geçiş enerji ihtiyacını da yanında getirdi. İhtiyaç duyulan lityum iyon pillerdeki tüm önemli metallerin, deniz tabakalarından elde edilebileceği düşünülüyor. Eğer yapılan çalışmalar başarılı olursa, geleceğin elektrikli otomobillerin yakıtı deniz dibinden çıkacak.
Yapılan çalışmalardan en önemlisi olan Challenger seferi, tarihi bir başlangıcı aralamıştı. İngiliz gemisi HMS Challenger'ın üç yıllık yolculuğu boyunca deniz örnekleri toplayarak ve deniz tabanının büyük alanlarını inceleyip örnek almak için 1872’de İngiltere’den ayrılmıştı.
İngiltere’den yola çıkan savaş gemisi 125 bin 936 kilometre yol giderek hedeflerini başardı. 4 bin 700 yeni deniz türü, Atlantik Ortası Sırtı ve Mariana Çukuru bu seferde keşfedildi.
TARAMALARDA ORTAYA ÇIKTI
Günün şartlarına bakıldığında oldukça zor bir şekilde toplanan batimetrik veriler, bir transatlantik telgraf kablosunun rotasını yönlendiren deniz tabanı haritalarını yapmak için kullanıldı. Ancak, mürettebatın en önemli keşfi, 18 Şubat 1873'te Kanarya Adaları yakınlarındaki bir sualtı ovasını tararken kayıtlara geçti.
Tarama aparatı patates büyüklüğünde yumrularla dolu olarak yüzeye döndü. Sonraki analizlerde, bunların manganez, nikel ve demir açısından zengin olduğunu tespit edildi.
GELECEK DENİZ ALTINDA YATIYOR
Günümüzde elektrikli araçlara geçiş hızlanırken önümüzdeki on yılda, lityum iyon pillerdeki tüm önemli metaller ve deniz tabanı nodüllerinde bulunan kobalt, nikel, bakır ve manganez maddelerin talebi artması bekleniyor.
Yakın zamanda ise mevcut teknolojilerle bu yumruları toplamak ve değerli metallerini daha geleneksel madencilik teknikleriyle rekabet edebilecek maliyetlerle kazanmak için, kullanılıp kullanılamayacağını öğreneceğiz.
ÇALIŞMALAR BAŞLADI
Elektrikli araçlara geçişle birlikte çalışmalarına başlayan Kanadalı firma Metals Company, bir yüzey destek gemisine bağlı deniz tabanı robotik toplayıcı aracıyla, yumru toplama sistemini test etmeye başlamayı planlıyor.
Belçika merkezli Global Sea Mineral Resources , robotik bir denizaltı nodül toplayıcısını da test ediyor ve Metals Company ile Clarion-Clipperton Bölgesi olarak adlandırılan geniş Pasifik uçurum düzlüklerinin aynı bölgesini çıkarmayı planlıyor. Metals Company, sadece Clarion Bölgesi'ndeki araştırma alanındaki nodüllerin metal içeriğinin 250 milyon EV sağlayabileceğini iddia ediliyor.
İFLAS ETTİ
Bir başka girişim ise yine Kanada merkezli şirket Nautilus Minerals’ten geldi. Büyük ölçekli derin deniz madenciliği çalışmalarında bulunan Nautilus, fikri, yumru toplamak değil, daha ziyade, binlerce yıldır değerli metallerin ve minerallerin biriktiği derin deniz termal menfezlerinin yakınındaki kabuklu tortuları kesip delmekti.
Çalışmaları için 686 milyon dolar toplayan firma, üç büyük denizaltı sondaj robotu inşa ettikten ve Papua Yeni Gine açıklarında deniz yatağını çıkarmak için bir lisans aldıktan sonra Kasım 2019'da iflas etti. İflas ettiğinde henüz hiç maden çıkaramamıştı.
RİSKLER BARINDIRIYOR
Çevreciler planlara karşı seferber oluyorlar. Atlantic, The Guardian ve Nature, madencilik tarafından tehdit edilebilecek hassas deniz ekosistemlerine atıfta bulunan makaleler yayınladı. Aynı zamanda, Uluslararası Enerji Ajansı, 2030 yılına kadar 145 milyon elektrikli aracın yollarda olacağını tahmin ediyor. Her birinin, birkaç kilogramdan birkaç düzine kilograma kadar değişen miktarlarda kobalt, manganez ve nikel içeren bir pili olacak.