Bakan Kurum duyurdu: 2026 yılında yapılacak COP31 için adaylığımızı ilan ettik

Düzenleyen:
- Güncelleme:
Bakan Kurum duyurdu: 2026 yılında yapılacak COP31 için adaylığımızı ilan ettik

EKONOMİ Haberleri

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27) için bulunduğu Mısır’ın Şarm El Şeyh kentinde yoğun bir çevre ve iklim diplomasi trafiği yürüttü. Bakan Kurum, burada sırasıyla Mısır Dışişleri Bakanı ve COP27 Başkanı Samih Şükri, Pakistan İklim Değişikliği Bakanı Sherry Rehman, Almanya Federal Çevre, Doğa Koruma, Nükleer Güvenlik ve Tüketicinin Korunması Bakanı Steffi Lemke, Katar Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı Şeyh Dr. Faleh Bin Nasser Bin Ahmed Bin Ali Al Thani, Hollanda Çevre Bakanı Vivianne Heijnen, Çevreden Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Virginijus Sinkevicius, COP26 Başkanı Alok Sharma, Slovenya Cumhuriyeti Çevre ve Mekânsal Planlama Bakanı Uros Brezan, Azerbaycan Şehir Planlaması ve Mimarisi Devlet Komitesi Başkanı Anar Guliyev ve Ekoloji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Firdovsi Aliyev ile bir araya geldi.

Bakan Murat Kurum, Mısır'ın Şarm El Şeyh kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı’nda (COP27) , bir grup gazeteci ile bir araya geldi. Kurum,  Ulusal Katkı Beyanının detaylarını anlattı.

COP 27 Konferansı’nda katılımcı ülkelerin mevkiidaşları ile ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini belirten Bakan Kurum,  “Bu sürece oldukça etkin, verimli, katılım sağlamaya gayret gösteriyoruz. Hem yapmış olduğumuz işleri anlatıyoruz hem de  gelecek ile ilgili projelerimizi paylaşıyoruz.” dedi. 

“Döngüsel yeşil ekonomi hedef doğrultusunda çalışmalarımız başladı”

Bakan Kurum, COP toplantılarında,  BM Kyoto Sözleşmesi, Paris Anlaşması  görüşüldüğü, belli kararların alındığı, uygulamaların yapıldığı, bilgi, tecrübe paylaşımlarının olduğu, ülkelerin bu anlamda hedeflerinin, projelerinin burada istişare edildiğini anlatarak, “O anlamda  bizim için  kıymetli. Paris Anlaşması’nı biz meclisimizden geçirdik. Cumhurbaşkanımızın kararıyla da 2023 net sıfır emisyon ve kalkınma döngüsel yeşil ekonomi anlayışıyla hedefimizi ortaya koyduk. Bu hedef doğrultusunda da çalışmalarımız başladı.” diye konuştu. 

“Ülkenin kalkınmasına engel olmayacak anlayışla bu süreci yürüteceğimizi beyan ettik”

Türkiye’nin 30 Eylül 2015 tarihinde niyet edinmiş ulusal katkı beyanı olduğunu anımsatan Bakan Kurum, “2015’te BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi sekretaryasına sunduk ve senaryoya göre 2030’da emisyonlarımız 1 milyar 175 milyon ton olacaktı. ‘1 milyar 175 gerçekleştirmeyeceğiz 929 milyon ton gerçekleştireceğiz’ dedik. Artıştan yüzde 20 bir azalış. Çünkü biz gelişmekte olan bir ülkeyiz. En yüksek emisyonlarımıza ulaşmadık. Dolayısıyla gelişeceğimiz için zaten Paris Anlaşmasına da imza atarken ülkenin kalkınmasına engel olmayacak anlayışla bu süreci yürüteceğimizi beyan ettik. Emisyonlara baktığımızda geçmişle alakalı 1750-2019 ülke emisyonlarına baktığınızda ABD’nin yüzde 24,8 emisyon ürettiğini, AB’nin yüzde 17’sinin, Çin’in yüzde 13 emisyon ürettiğini, Türkiye’nin tarihsel sorumluluğu yok denecek kadar az yüzde 0.6. Dünyayı kirletmedik.”

“Taahhüdümüzün yüzde 21 altındayız”

Türkiye’nin sera gazı emisyonları konusunda bilgi veren Bakan Kurum, “2020 yılında 523 milyon ton emisyon üretmiş oluyoruz. Referans senaryolarına baktığımızda hep referans senaryolarının altındayız. 2020’de 599 milyon ton olması gerekirken gerçekleşen 506 milyon ton. Taahhüdümüzün yüzde 21’in altındayız. Kişi başına düşen 6,3 ton emisyon üretmiş oluyoruz.” dedi. 

“Sektörlere göre en büyük payı yüzde 70,2 ile enerji kaynaklı emisyonları oluşturuyor”

Sektörlere göre en büyük payı yüzde 70,2 ile enerji kaynaklı emisyonların oluşturduğunu söyleyen Bakan Kurum, “Yüzde 14 tarım, yüzde 12,7’de endüstriyel işlemler ve yüzde 3.1’de atık sektörünün emisyonları oluşturduğunu görüyoruz. Bu manada da açıkçası bizim 2053’e ulaşabilmemiz bilimsel veriler ışığında da yedi sektörü içeren sanayi, turizm, ulaşım sektörlerini içeren güzel bir çalışma yaptık. Bütün bakanlıklarımız ile bu çalışmayı gerçekleştirdik. Bu çalışmalarla birlikte genel kurulda yeni emisyonlarımızı taahhütlerimizi sunduk. Bunu yaparken de iklim şurasını düzenledik. Bütün sektörlerin katıldığı, orada bilimsel olarak sivil toplum örgütlerinin, akademisyenlerimizin, hocalarımızın fikirleri tartışıldı. O tartışma çerçevesinde 217 karar aldık. Bu karar da aslında bizim çalışmalarımızın altlığı oldu. Bu çerçevede ulusal katkı beyanımızı güncelledik. Çünkü 2053’te net sıfır emisyon hedefini yakalayacaksak, bu çerçevede de katkı beyanı ile alakalı güncellememizi bir an önce yaparak, kararlılığımızı da gösterebilmemiz gerektiğini düşündük.” diye konuştu. 

“Ulusal Katkı Beyanı güncellemesi  ile  uzun dönemli iklim stratejilerini de hazırladık”

Ulusal Katkı Beyanı güncellemesi çalışmaları ile beraber uzun dönemli iklim stratejilerini de hazırladıklarının altını çizen Bakan Kurum, “Bunları da iklim kanununa ekleyeceğiz. İklim kanunu ile birlikte yapılacak çalışmaların altlığı oluşacak. Bu altlık ile birlikte de bütün sektörler bu çerçevede atacağı adımları iklim kanununun vereceği finansal desteklerle gerek emisyon ticaret sisteminin hayata geçmesi ile topyekun bu mücadeleyi sürdürmüş olacağız. Bu manada da katkı beyanı çalışmalarını, yedi sektörümüzü içine alan ve kalkınma planımıza da koyduk, 2020-2025 kalkınma planımızın içeriğinde ulusal katkı beyanımız ve ülkemizin yeşil dönüşümü bu manada tevcih edildi” dedi. 

“2030’da maksimum emisyonumuzun 695 milyon ton olması hedefiyle çalışmalarımızı yürüteceğiz”

Ekonomi genelinde 7  emisyon  azaltım sektörü çalışıldığını belirten Bakan Kurum, “Enerji, tarım, sanayi, bina, atık, ulaştırma emisyon üreten  AKAKDO yutak alan aslında. AKAKDO yutak alan da emisyonu yutuyor. Bu kadar üretiyorsanız bir yerde de yutmanız gerekiyor. Bu anlamda da çalışmalar yürütülüyor. Bu manada 22 kurumumuz bizim iklim değişikliği koordinasyon kurulu çerçevesinde fikirlerini, önerilerini bizlerle paylaştılar. Genel kurulda verdiğimiz taahhüdü 2030 yılı için 1 milyar 175 milyon tondan artıştan yüzde 21 hedefimizi yüzde 41’e çıkardık. Bu sayede 2030’da maksimum emisyonumuzun 695 milyon ton olması hedefiyle çalışmalarımızı yürüteceğiz. Yani eski taahhüdümüzün neredeyse 2 katı bir oranla 500 milyon ton sadece 2030 yılında emisyonu azaltmış olacağız. Dolayısıyla 2030’a geldiğimizde 695 milyon ton emisyon üretmeyi, 2038 yılında da emisyonların en yüksek seviyesine gelmesini planlıyoruz. Pik emisyonlarımız da 2038 yılında görmeyi planlıyoruz. Maksimum tarihler, onun altında da  gerçekleştirmek için çalışacağız. 2038 yılı ile birlikte emisyonlarımız artık artıştan azalış değil tamamen pik yaptığı emisyonların azalması ile birlikte belli bir seviyeye getireceğiz. Yutak alanlarımız ile birlikte de emisyonlarımızı sıfır emisyon haline getirecek adımı da atmış olacağız.” dedi. 

“Kullanılacak malzemelerin iklim dostu”

Yeni yaptıkları projelerde iklim değişikliğine uyum ve koordinasyon çerçevesinde yürüttüklerinin altını çizen Bakan Kurum, “Aldığımız kararları binalarda, atık sektöründe, sanayide bundan sonra adımları iklim dostu malzemelerle, ısı yalıtımıyla, yenilenebilir enerjinin kullanımı ile attığımız için olması gereken seviyelere çekiyoruz. Kullanılacak malzemelerin iklim dostu olması, daha ilerde bunların zorunlu hale getireceğiz. Yenilenebilir enerjinin sanayi tesislerinde, binalarda kullanılmasını zorunlu hale getirdik. Bu oranları da giderek artıracağız. 2038’de pik yaptıktan sonra da azalacak. Dolayısıyla inşa faaliyetlerinde de emisyonun azaltılması için gerekli mücadeleyi vermiş oluyoruz.” ifadelerini kullandı. 

“Birçok yatırımızı daha yeni yapıyoruz”

Türkiye’nin, gelişmekte olan bir ülke olduğunu belirten Bakan Kurum, “Birçok yatırımızı daha yeni yapıyoruz. Altyapımızı tamamladık ama sanayileşmemiz noktasında, Sayın Cumhurbaşkanımızın da yatırım, istihdam, üretim politikasının aslında en önemli altlığı bizim bu süreçteki diğer ülkelere nazaran bu yatırımların belki bir kısmını yeni yapıyor olmamız. Dolayısıyla bunu da yeşil dönüşüme, iklime duyarlı yaptığımızda ve döngüsel ekonomi anlayışıyla yaptığımızda bu farkındalık ortaya çıkacak. TOGG’la, elektrikli araç tarihine baktığınızda biz de bu teknolojiyi yakalamış bir ülkeyiz. Biz bütün sektörlerimizle, ulaşımda, tarımda, turizmde, sanayide, binalarımızda bu dönüşümle birlikte hareket ettiğimizde o, gelişmiş ülke hedefimiz, yani tüm dünya ekonomileri arasında ilk onda olma hedefimizi daha hızlı gerçekleştirebilme imkanına erişeceğiz.” dedi. 

“Çevrenin, doğanın, tabiatın korunduğu bir anlayışla da biz kalkınmamızı sürdüreceğiz”

“Biyoçeşitliliğin korunduğu, insanın merkeze alındığı, çevrenin, doğanın, tabiatın korunduğu bir anlayışla da biz kalkınmamızı sürdüreceğiz” diyen Bakan Kurum, “Bu farkındalıklarla hareket ediyoruz. Yani yeni fosil yakıtlardan enerji üretelim diye değil, daha çok yenilenebilir enerjiden üretelim. Bu manada da Avrupa’nın beşincisi dünyanın on ikinci ülkesi konumundayız. Kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 54’ünü yenilenebilir enerjiden karşılıyoruz. Bu yüzden bu konu hassas. Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en önemli miras.” diye konuştu. 

“2026 yılında yapılacak COP31 için adaylığımızı ilan ettik”

COP 31. taraflar konferansına Türkiye’nin adaylığını ilan ettiklerini belirten Bakan Kurum, “Çünkü bizim geçmişimize de baktığınızda birçok insani zirvede, COP toplantılarında, habitat toplantılarında ülkemiz gerçekten çok güzel ev sahipliği yaptı. Çok güzel organizasyonlar yaptı. COP 31 toplantısını da ülkemizde yapılması talebini, tüm dünya ülkelerine genel kurulda paylaştık. Aday olduğumuzu belirttik. İkili görüşmelerimizde COP31'e adaylık başvurumuz olumlu karşılandı. Adaylığımız konusunda ülkelerden desteklerini istiyoruz, 2026 yılında yapılacak COP31'i ülkemizde düzenleme arzumuzu iletiyoruz.”  diye konuştu. 

“Aslolan döngüsel ekonomi anlayışı”

Depozito sistemi zamanla alışkanlık kazanacağının altını çizen Bakan Kurum, şöyle devam etti:

“Eğitim müfredatına girdi. Zamanla bunların hepsi olacaktır. Aslolan burada döngüsel ekonomi anlayışı, ‘al kullan at’ değil, ‘al kullan dönüş’tür. Bu her şey için geçerli. Bizim artık yaşam şeklimizi iklim değişikliğine uyumlu hale getirmemiz gerekiyor. Bir kere biz kendimiz uyumlu olmalıyız. Sonradan şehirler, altyapı, sanayi, sektörler uyumlu hale gelecektir. Bu farkındalığı hep birlikte koymamız lazım. Plastik poşet, sıfır atık uygulamaları aslında bunu önemli adımıydı, depozito da bunun bir başka adımı olacak. Bu yıl 7 bin makineyi tüm Türkiye’de depozito makinelerini ve iade noktalarını koyacağız. Geri dönüşüm oranlarımızı da artıracağız. Şu an yüzde 27’lerde, 2030’da yüzde 50-60’lara çıkarma hedefimiz var. Bu hedef doğrultusunda çalışmalarımızı yapacağız. Depozito, plastik poşet, sıfır atık, sadece kendi alanında döngüselliği ifade etse de aslında sıfır atık projesi bugün ekolojik koridoru da etkiliyor, denizlerdeki kirliliği de temizlemek üzere çalışmalar içeriyor. Yürüyüş yolunu bisiklet yolunu da içeriyor. Yaşam kültüründe artık bu öncelikleri bizim öne koymamız ve ona göre doğal kaynaklarımıza, çevremize sahip çıkmak zorundayız. Bunların hiçbiri sınırsız değil. Giydiğimiz kıyafette de bu kıyafeti üretirken 2 bin 700 litre suyun kullanıldığı bilinci ile hareket etmeliyiz. Bir taraftan nüfusumuz artacak, kaynaklar sınırlı. Dolayısıyla yutak alanlarımızı artırmak zorundayız. Emisyonları bir yere indireceğiz ama yutak alanlarla da onu eşit hale getirmemiz lazım. Yeşil alanlar, ormanlarımız, denizlerimiz, göllerimiz, nehirlerimiz. Dolayısıyla orayı da korumak, kollamak zorundayız.”

“Alışkanlıklarımızı her alanda değiştirmek zorundayız”  

Bakan Kurum, “Yapay gıdalara gidelim diye bir şey söz konusu değil. Şehir efsanesi biraz. Alışkanlıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Köyümüze dönelim yani. Çok aslında ileriye gitmeye gerek yok. Köyümüze gidip baktığımızda eski yaşamımıza aslında bir döngüselliğin olduğunu görürsünüz. Yani hayvandan süt alırsınız, sütü tereyağı yaparsınız, otları hayvana verirsiniz, hayvanlardan çıkan atığı tezek yaparsınız, yakıt olarak kullanırsınız. O kadar ürkütücü bir tablo olmayacak. Bu mücadeleyi vermezsek yaşanacak bir yerimiz kalmayacak. O yüzden bu mücadeleyi vermek zorundayız, alışkanlıklarımızı her alanda değiştirmek zorundayız.”  şeklinde konuştu. 

“2023 yılı itibariyle emisyon ticaret sistemini hayata geçireceğiz”

Bakan Kurum, iklim kanunu ile birlikte emisyon ticaret sisteminde altyapı oluşturmuş olacağını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu yıl sonu hayata geçireceğiz. 2023 yılı itibariyle de emisyon ticaret sistemi uygulamalarına başlayacağız. Borsada işlem görecek, fazla emisyon üretenlerin cezalandırılacak. Yine iklim değişikliği ile mücadele eden yani döngüsel ekonomi anlayışı ile yatırım yapan üreticilerimize finans desteklerimiz olacak. Bu da çok çok önemli. Hem uluslararası finans kuruluşlarından elde ettiğimiz hem de ülkemizin kalkınma planında yer alan anlayış ile artık bütçemizde yatırım yapanların finansa erişimi daha kolay ve güçlü olacak. Zaten AB ile ticaretimizi de yaptığımızı düşündüğünüzde, ticaretin yüzde 50’den fazlası AB ülkelerine gidiyor. Orada da böyle bir değişim söz konusu. Şu an bizim üreticimiz bu durumdan oldukça memnun. Onlar da bizimle birlikte bu dönüşümü gerçekleştirmek istiyorlar.”

“Tarihi sorumlu olanların elini taşın altına koyması gerekiyor”

Paris Anlaşması ile  önemli bir finansman desteğini sağladıklarını belirten Bakan Kurum, “3 milyar 157 milyon dolarlık mutabakat anlaşmamızı yaptık. Bugün iklim fonu ne kadar toplandı deseniz, aslında 3 milyar 157 milyon dolar belki hiçbir ülke almamıştır. Burada ciddi manada bir destek aldık. Bunu da iklim değişikliği ile mücadelemizde kullanıyoruz. Tüm sektörleri içeriyor. Dolayısıyla kırılgan ekonomilere destek verilmesi noktasında, Pakistan’da sel oldu suyun akacak bir yeri yok, insanları çadırını kuracak bir yeri yok. Kırılgan ekonomilere tüm dünya ülkelerinin bu sellerle, bu afetlerle birlikte destek olması gerektiğini ifada ettik. Bu manada kimsenin geride bırakılması doğru değil. Bu ülkelerin finansal kapasitesi ve gücü bu durumu ortadan kaldırmaya yetmiyor. Tüm dünya ülkelerinin finansman desteği sağlaması gerektiğini söyledik. Tarihi sorumlu olanların elini taşın altına koyması gerekiyor. İnsani bir vazifedir.” dedi. 

“Enerji ihtiyacımızı karşılayacak ve kendi kendine yetecek bir ülke olmak zorundayız”

“Yenilenebilir enerji noktasında çok iyi durumdayız” diyen Bakan Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kurulu gücümüzün yüzde 54’ünü yenilenebilir enerjiden karşılıyoruz. Bu konuda yeni yatırımlarımızı da yapacağız. Ulusal katkı beyanı sunarken, 2053’teki net sıfır emisyon hedefimize uyumlu bir şekilde hazırlanıyoruz. Yani bu hedefi neticede 2053’te yakalamak zorundayız. Bunu yakalamak için de fosil yakıtların kullanılmasının azaltıldığı, yenilenebilir enerji kaynaklarının, yeni hidrojen teknolojilerinin yaygınlaştırıldığı bir enerji politikası ile bu çalışmaları Enerji Bakanlığımız yürüttü. Koordinasyon kurulunda aldığımız karar nispetinde de bu emisyonlarımızı ve taahhütlerimizi bildirmiş olduk. Zaten bizim şu an yeni bir fosil yakıt kaynaklı enerji üretim tesisimiz söz konusu değil. Dünyada da finansmana erişim noktasında fosil yakıtlarla alakalı zaten bir finansman söz konusu değil. Biz tabi ki enerji ihtiyacımızı karşılayacak ve kendi kendine yetecek bir ülke olmak zorundayız. Aslında her alanda kendi kendine yeten bir ülke olmak zorundayız. Fosil yakıtlardan şu tarihte çıkacağız gibi söylemler bazı ülkeler yapsa da, o yapan ülkelere baktığınızda aslında hem tarihi sorumlulukları hem de kömürden elde ettikleri enerji oranları bizim ülkemizin kat ve kat üzerinde. Dolayısıyla bizim orada herhangi bir tehlikeli durumumuz söz konusu değil. Ama zaman içerisinde bu fosil yakıt kullanımını da azaltacağız.” 

Bakan Murat Kurum, COP27’de yoğun bir çevre ve iklim diplomasi trafiği yürüttü

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27) için Mısır’a gelen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Şarm El Şeyh kentinde bulunduğu iki günde çeşitli ülkelerin bakan ve temsilcileriyle çevre ve iklim değişikliği konularıyla ilgili temaslarda bulundu.  

Bakan Kurum, COP27 kapsamında yaptığı ikili görüşmelere ilişkin değerlendirmede bulundu. Mevkidaşlarıyla görüşmelerin verimli geçtiğini belirten Kurum, iklim değişikliği ile mücadele ve çevre konularında dünyanın geleceği için atılacak adımların ele alındığını söyledi.

Bakan Kurum, "COP31'e adaylık başvurumuz olumlu karşılandı. İkili görüşmelerimizde adaylığımız konusunda ülkelerden desteklerini istiyoruz, 2026 yılında yapılacak COP31'i ülkemizde düzenleme arzumuzu iletiyoruz." ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Önümüzde bir fırsat var. Bugün dünyada yaşanan savaşlar konusunda ortaya koyduğumuz tavrı, mücadeleyi çevre alanında da iklim değişikliği ile mücadele hususunda da vermek zorundayız. Ülkelerimizin, evlatlarımızın geleceği, ortak evimiz dünyanın geleceği için bunu hep beraber yapmak zorundayız. Bu konferanslar da bu anlamda bir fırsattır. Farklı ülkelerin aynı paydayla bir araya gelmesi ve irade ortaya koyması önemlidir. Bunun için yeni teknolojileri de ortaya koymamız lazım. Teknoloji, araştırma, geliştirme konusunda enstitüler kurmak, yeni güneş panelleri kurmak, yenilebilir enerjiyi depolayabileceğimiz sistemleri geliştirmemiz lazım. Yutak alanları artıracağız ama bunu yaparken de emisyonu azaltmamız gerekir. Batarya teknolojilerinin artırılması lazım. Bununla ilgili işbirliklerimizi artıracağız."

“Mısır Dışişleri Bakanı ve COP27 Başkanı Samih Şukri ile görüşme”

Bakan Kurum, COP27 Kongre Merkezi’nde ilk olarak Mısır Dışişleri Bakanı ve COP27 Başkanı Samih Şukri ile bir araya geldi. Mısır Dışişleri Bakanı Şukri ile görüşmesinin oldukça olumlu ve verimli geçtiğini, belirten Bakan Kurum şunları aktardı:

"Şarm El Şeyh'te yaptığımız COP27 toplantısındaki başarılı organizasyonundan dolayı Mısır'ı tebrik ettik. Her türlü katılımla, süreçle ilgili desteği kendilerine vereceğimizi ifade ettik. Mısır'ın ev sahipliğinde konferansın başarıyla sonuçlanması için Türkiye olarak elimizden gelen her türlü katkıyı sağlayacağımızı ifade ettik. Onlar da büyük bir memnuniyetle karşıladılar."

Bakan Kurum, Mısırlı Bakan Şukri'nin İstiklal Caddesi'ndeki terör saldırısı nedeniyle taziye mesajını ilettiğini de dile getirdi.

Öte yandan Bakan Kurum ve Bakan Şukri’nin görüşmesinde, iklim değişikliği ile mücadele konusunda iki ülkenin ortak girişimleri ve çevre konularında atılacak adımlar konuşuldu.

 “Pakistan İklim Değişikliği Bakanı Sherry Rehman ile görüşme”

COP27’de Pakistan İklim Değişikliği Bakanı Sherry Rehman ile de ikili görüşme gerçekleştiren Bakan Murat Kurum, Rehman’ın, kısa zaman önce Pakistan’da meydana gelen sel afeti sonrası Türkiye’nin verdiği destek için kendisine memnuniyetini ve teşekkürlerini ilettiğini ifade etti. Bakan Kurum, ayrıca Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı’nda, Pakistan'da yaşanan sel afeti örnek gösterilerek iklim değişikliğinin etkilerini vurguladıklarını ve diğer alanlarda olduğu gibi çevre alanındaki işbirliğini de güçlü bir şekilde devam ettirmek istediklerini aktardı.

“Almanya ile görüşme”

Bakan Kurum, Almanya Federal Çevre, Doğa Koruma, Nükleer Güvenlik ve Tüketicinin Korunması Bakanı Steffi LEMKE ile de bir araya geldi. Bakan Kurum, görüşmede iki ülke arasında çevre alanında işbirliğinin artırılması ve tecrübe paylaşımı konularını ele aldıklarını belirtti.

“Katar ile görüşme”

Bakan Murat Kurum, Katar Çevre ve İklim Değişikliği Bakanı Şeyh Dr. Faleh Bin Nasser Bin Ahmed Bin Ali Al Thani ile de bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, Katar’la Türkiye arasında özellikle çevre alanında yeni teknolojiler geliştirilebilmesi maksadıyla ARGE çalışması yapacak bir vakıf kurulması konusu görüşüldü. İyi bir öneri olarak değerlendirdiği bu konuda çalışmalar yapılacağını söyleyen Bakan Al Thani; iki ülke arasındaki mevcut işbirliğinin çevre alanında, özellikle yenilenebilir enerji konusunda da artırılması gerektiğini ifade etti.

“Hollanda ile görüşme”

Hollanda Çevre Bakanı Vivianne Heijnen ile de bir görüşme gerçekleştiren Bakan Kurum, görüşmede, Türkiye ile Hollanda arasında çevre alanında işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla bir mutabakat zaptı imzalanması için teknik ekiplerin görüşmelere başlanmasına karar verdi.

Görüşmede özellikle döngüsel ekonomi alanında ve atık yönetimi konusunda ortak çalışmalar yapılması, yeşil hidrojen teknolojisi konusunda AR-GE çalışmaları için işbirliği imkânlarının araştırılması gibi konular ele alındı.

Hollanda’nın özellikle tekstil ve tekstil atıkları, genel olarak katı atık bertaraf teknolojisi ile ilgili yaptığı çalışmaları Türkiye’de paylaşması, Türkiye’nin tekstil sektöründeki tecrübesinin aktarılması konusunda da görüşmeler yapıldı.

Hollanda’nın sıfır atık konusunda Türkiye’ye destek olacağını bildiren Çevre Bakanı Heijnen, Birleşmiş Milletler nezdinde imzalanan sıfır atık iyi niyet beyanını destekleyen 59 ülkeye Hollanda’nın da gerekli desteği vereceğini taahhüt etti.

“Çevreden Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Virginijus Sinkevicius ile görüşme”

Bakan Kurum, COP27’de katılımcı ülkelerin bakanlarıyla ikili görüşmeleri kapsamında Çevreden Sorumlu Avrupa Komisyonu Üyesi Virginijus Sinkevicius ile de bir araya geldi. Görüşmede, biyoçeşitliliğin korunması için bütün ülke ve tarafların kolektif somut eylem gerçekleştirmesi konusunda mutabık kalındı.

Bakan Kurum; Türkiye’nin, biyoçeşitliliğinin korunması için Avrupa Birliği’ne (AB) her konuda destek olacağını ifade etti. Görüşmede özellikle denizlerin, akarsuların ve göllerin korunmasının yanı sıra orman yangınları konularında birlikte uyum içerisinde çalışılmasının altı çizildi.

“COP26 Başkanı Alok Sharma ile görüşme”

COP26 Başkanı Alok Sharma ile de bir görüşme yapan Bakan Kurum, COP26 Başkanlığı döneminde gösterdiği üstün başarı ve gayretli çalışmaları nedeniyle Alok Sharma’ya teşekkürlerini iletti. COP27’nin de başarılı bir şekilde tamamlanması için Türkiye’nin yapıcı katkı sunmaya devam edeceğini ifade etti. Bakan Kurum, Alok Sharma’nın Başkanlığı döneminde Türkiye’nin; 2053 net sıfır hedefimizin duyurulması, Paris antlaşmasına taraf olunması, İklim Değişikliği Kanun Taslağı’nın hazırlanması, Uzun Vadeli İklim Strateji ve Eylem Planlarının Hazırlanması gibi önemli gelişmelere imza attığını aktardı.

Bakan Kurum, ayrıca COP27’de 2015’te yüzde 21 artıştan azaltım olarak açıklanan ulusal katkı beyanımızın yüzde 41 olarak güncellendiğini ve bu güncellemenin detaylı ve titiz bilimsel çalışmaların ardından başta enerji ve ulaştırma olmak üzere tüm ilgili sektörlerin dahil edilerek gerçekleştiğini söyledi.

Alok Sharma’nın, “COP27’den beklentiniz nedir?” sorusuna Bakan Kurum, adil bir finansman sisteminin kurulması, kolektif bir koordinasyonla hareket edilmesi gerektiği, bu sorunların ülkelerin tek başına çözebileceği sorunlar olmadığı cevabını verdi. Özellikle en az gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin bu konuda desteklenmesi ve gelişmiş ülkelerin daha çok sorumluluk alması gerektiğini dile getirdi.

Bakan Kurum, Pakistan’da meydana gelen sel felaketi nedeniyle kayıp ve hasar konusunun öneminin bir kez daha ortaya çıktığını, ülkenin bir 1/3’ü su altındayken Pakistan’ın iklim konularına öncelik verebilmesi için desteklenmesi gerektiğini söyledi.

Bakan Murat Kurum, Alok Sharma’nın uygulanması gereken finansman yapısının ne şekilde biçimlendirilmesi gerektiğini sorusunu ise çok taraflı bankalar aracılığıyla muhtemel tam fonların seferber edilmesinin ve mozaik şeklinde mevcut tüm kaynakların topyekûn bir anlayış ve ortak karar mekanizmalarıyla kullanılması gerekliliğinin altını çizerek cevapladı.

Sıfır Atık Projesi ve BM nezdinde imzalanan İyi Niyet Beyanı ile ilgili Alok Sharma’dan destek talebinde bulunan Bakan Kurum, Türkiye’nin COP31’e ev sahipliği için aday olduğunu ve bu konuda da Sharma’nın desteklerini beklediğini de ifade etti.

“Slovenya ile görüşme”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Slovenya Cumhuriyeti Çevre ve Mekânsal Planlama Bakanı Uros Brezan ile de bir araya geldi.

Brezan’ın, 2023 Aralık ayında Türkiye’den devralacakları Barselona Konvansiyonu Büro Başkanlığı’na ilişkin, “Türkiye’nin sergilediği başarıyı devam ettirmek için ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?” sorusuna Bakan Kurum, organizasyon ve diğer konularda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Baknlığı’nın ilgili birimlerinin desteğe hazır olduğunu belirtti.

Bakan Kurum, organizasyonda bakan düzeyinde yeterli katılımın olmamasının ülkelerin bu konudaki samimiyetleri açısından yeterli olmadığını ifade ederken, bu durumun hem Napoli’de hem de Antalya’da gerçekleşen toplantılar için geçerli olduğunu sözlerine ekledi.

Çevre konusunun sınır aşan bir konu olması nedeniyle tüm ülkelerin birlikte hareket etmesi ve somut eylemler gerçekleştirmesi gerektiğini ifade eden Bakan Kurum, Türkiye’de kurulması önerilen Bölgesel Faaliyet Merkezi ve COP31 adaylığı ile ilgili Slovenya Bakanı’ndan destek istedi. Slovenya Bakanı Brezan, halihazırda Barselona Konvansiyonu kapsamında faaliyet gösteren 7 Bölgesel Merkez bulunduğunu ve Türkiye’de kurulması düşünülen merkezi destekleyeceklerini bildirdi.

“Azerbaycan ile görüşme”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Azerbaycan Şehir Planlaması ve Mimarisi Devlet Komitesi Başkanı Anar Guliyev ve Ekoloji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Firdovsi Aliyev ile yapılan toplantıda da şehir planlaması, çevre ve altyapı yatırımları ele alındı. Özellikle işgalden kurtulan yerlerin imar ve planlama çalışmaları üzerinde duruldu.

“Bakan Kurum, 3 ayrı dilde hazırlanan ‘Sıfır Atık’ kitabını katılımcılara hediye etti”

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Bakanlıkça Türkçe, İngilizce ve Arapça dillerinde hazırlanan “Sıfır Atık” kitabını, COP27’de yaptığı ikili görüşmelerde mevkidaşlarına hediye etti.

Bu arada Bakanlıkça hazırlanan “Sıfır Atık” kitabı, COP27 Kongre Merkezi’ndeki Türkiye Pavilyonu ziyaretçilerine de dağıtıldı. Kitap, katılımcılar tarafından yoğun ilgi gördü.

Düzenleyen:  - EKONOMİ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...