Ağbal: Ekonomide ibre yeşile döndü

Düzenleyen:
Ağbal: Ekonomide ibre  yeşile döndü

Ekonomi Haberleri

Maliye Bakanı Naci Ağbal, bütçe açığında küçük bir genişleme ile piyasaya 11 milyar lira para girişi sağladıklarını belirterek “Göstergeler olumluya döndü, büyüme ivme kazandı. Riskler var ama iyi yolda ilerliyoruz” dedi.

Fikret Çengel İstanbul

Maliye Bakanı Naci Ağbal, 15 Temmuz’dan sonra ekonomik göstergeler bilançosunda en kötüsünü gösteren koyu kırmızı renklerin, alınan tedbirler, teşvikler ve istikrarlı politikalar sayesinde yeniden yeşillendiğini söyledi. Özellikle 16 Nisan’da yapılan referandumun etkisiyle sokaktaki algının hızla değiştiğini belirten Ağbal, pek çok gösterge ile sadece 15 Temmuz öncesini değil, son yılların en iyi verilerini yakaladıklarını ifade etti. Gazetelerin ekonomi müdürleri ile bir araya gelen Maliye Bakanı Naci Ağbal, bütçe performansı ve vergiler hakkında önemli açıklamalar yaparken, vatandaşlara yeni müjdeler verdi.  İşte Ağbal’ın açıklamalarından satır başları: Açık söylemek gerekirse, 15 Temmuz sonrası hükûmet olarak da çok tedirgin olduğumuz aylardı. Arka arkaya Ekonomi Koordinasyon Kurulu toplantıları yaptık, kararlar aldık, göstergeler ilk başta kolay kolay düzelmedi aslında. Ekibimin bana hazırladığı bir tablo var, sol sütunda o göstergelerin kendisi var, sonra da aylar var. Hücrelerde de göstergelerin durumuna göre renkler veriyorlar, diyelim ki, gelen gösterge kötüyse kırmızı renkle renklendiriyorlar, yani iyi-kötü böyle ortada bir şeyse sarı renkte yapıyorlar, birazcık iyiyse açık yeşil, çok iyiyse koyu yeşil. Enflasyon var, cari denge var, diğer göstergeler mevcut. Son 12 ayın tablolarında şöyle bir gelişme var. Önce koyu kırmızıdan başlayarak kırmızının hâkim olduğu tablo, aylar içinde alınan tedbirler, güven ortamı ve teşviklerle önce kırmızıya, sarıya sonra da yeşile döndü. 10 göstergede de bir önceki aya göre kıyaslandığında yeşil renklerin her ay arttığını görüyorum. Arka arkaya gelen göstergelerdeki iyi olma oranı artması demek, bütün piyasadaki aktörler açısından beklentilerin olumluya gitmesi demek. Kim ne derse desin biz bunu ekim-kasım-aralık aylarında yoğun bir şekilde yaşadık. Ekonominin aslında can damarı beklentilerdir, beklentiler olumluya döndüğü zaman millet cebindeki parayı çıkartır, beklentiye döndüğü zaman yatırım yapmaya başlar, beklenti olumluya döndüğü zaman tüketici harcamaya başlar. 
Ekonominin kredi tarafında rakamlar iyi, bu 3’üncü çeyreğe kadar bana göre böyle gitmeye devam edecek, Kredi Garanti Fonu’nun ekonomi üzerindeki genişleyici etkisi, dalga etkisi özellikle 3’üncü çeyreğin sonuna kadar devam eder, belki 4’üncü çeyrekten veya 2018’in ilk çeyreğinden itibaren orada tekrar kredi döngüsünde belli bir noktada bu Kredi Garanti Fonu’nun oluşturduğu genişleme etkisi ciddi oranda aşağı gelebilir, bunu da hesap etmek lazım.
CARİ AÇIK HÂLÂ RİSKLİ:  Riskler var mı? Onu da söyleyeyim, yani riskler yok değil. Bizim şu anda en kritik konumuz finansman, yani büyümenin finansmanı. İç kaynaklar olarak baktığımız zaman, tasarruf oranlarımız maalesef yüksek büyüme oranlarını finanse edecek bir seviyede değil. Dolayısıyla bizim mutlaka ve mutlaka orta ve uzun vadede cari açık meselesini çözmek üzere hem tasarruf tarafı noktasında önemli ilave işler yapmamız, hem de özellikle teknolojiye, inovasyona, AR-GE’ye daha fazla yatırım yapmamız lazım. Kısa vadede şu anda 2017’yle ilgili, bugün sabahleyin de de söyledim, yani yüzde 5 civarında bir büyümeyi piyasanın, içerideki, dışarıdaki yatırımcıların hemen hemen ortak konsensüs beklentisi olarak söyleyebilirim. Ama 2018 bence daha kritik, dolayısıyla 2018’i de şimdiden düşünmemiz lazım. 
ENFLASYONLA MÜCADELE: Enflasyonla mücadele konusu son derece önemli. Merkez Bankasının enflasyonla mücadelesine maliye politikası kanalında özellikle fiyat artışlarına neden olan vergi artışları yapmayarak destek olacağız. Hatırlarsanız tütünde mesela pas geçtik, zam yapmadık. Dolayısıyla ikinci yarıda da herhangi bir şekilde bir vergi artışı yapmayacağız.
ÖZELLEŞTİRME: Özelleştirme uygulamalarına yoğunlaştık, şu anda ilanda olan hidroelektrik santralleri var, bir kısım liman özelleştirmeleri var, yine gayrimenkul özelleştirmeleri var, bir de özelleştirme portföyünde bulunan bir kısım şirketlerin hisse senetlerinin satışı var. Dolayısıyla özelleştirme kanalında da normalde yılın başında 13 milyar liralık bir bütçe hedefimiz vardı, şu andaki baz senaryoda bu 10 milyar civarında tahmin ediyoruz. Ama şu anda biz bunu ikinci yarıda özellikle yoğun bir gayretle, yoğun bir çabayla bu baz senaryodakinden daha fazla, yani 13 milyar liraya doğru yukarıya çekemeye çalışıyoruz. Vergi toplamayla ilgili, yani süresinde ödenmemiş, yeniden yapılandırmaya konu edilmemiş alacakların tahsili konusunda gayretlerimiz olacak.
KAMU TASARRUFU: Harcama tarafında Maliye Bakanı olarak cari harcamaları kararlı bir şekilde tutma, artışına müsaade etmeme konusuna özel bir önem veriyorum. Özellikle tabi kurumlar yoğun bir şekilde personel alımı, hizmet alımlarında talepleri var ama bu konuda bütçe hedefleri açısından son derece önemsiyorum.

TEDES bölgesel olarak özelleştirilebilir

 TEDES uygulamasının fikir mimarı benim... İyi niyetle başladık, ama sonra bir gördük ki, bunu belediyeler şirketlere devretmiş. Bir de aç gözlülük olunca her yere kurmuşlar. EDS bence doğru bir proje ama sistemin standartları, kuralları, kaideleri olması lazım. Böyle bir sistem olduğunda vatandaş görüyor. Dikkat et yavaş diyor, ama vatandaş gidiyor. Ne güzel yani cezayı yemek istiyor. Dolayısıyla bırakalım o da özgürlüğü tatsın parasını ödesin bazen öyle yapar yani. Onun için burada Özelleştirme İdaresi Başkanlığına buradan bir özelleştirme uygulaması çıkarabilir miyiz diye de bir talimatım oldu. Arkadaşlar da şu anda onu çalışıyorlar. Yani bölgesel düzeyde belli kural, kaide ve standartlarla böyle bir uygulamada yapabiliriz. Ve buradan kamu böyle bir işletim modelini bir gelir ve trafik yani esas olan şu: Gelir elde etmek değil aslında, trafik kurallarına uyulmasını sağlamak. 

Esnafa da aile geçim indirimi 

İşletme hesabı esasına göre defter tutan esnafa ailevi harcamalarını işletme gelirinden düşmesine imkân verebiliriz. Bunun yanında şu anda sadece ücretlilere uygulanan asgari geçim indirimi uygulamasını esnafa da uygulayabiliriz. Aslında asgari geçim indirimi uygulaması bir asgari kazanç uygulaması gibi bir şeydir yani belli bir gelirin altında geliri olandan vergi almamanız gerekiyor. Bunun tabii vergi hasılası üzerine olumsuz bir etkisi olabilir. O açıdan arkadaşlara ya bunu bir çalışalım, burada bir imkânımız var mı özellikle küçük işletmelerden başlayarak burada işletmelere bir asgari geçim indirimi uygulaması getirebilir miyiz diye bir çalışma yaptırıyorum. 

‘Drone’a ÖTV gelebilir

Şu aşamada ÖTV’yle ilgili geniş kapsamlı bir çalışmamız yok. ÖTV’yle ilgili sadece tabloların güncellenmesiyle ilgili talepler var. ÖTV’nin en önemli avantajı, kolay bir vergileme aracı. Çok az sayıda mükelleften çok efektif bir şekilde tahsilat oranı neredeyse yüzde 100’e yakın bir oranda ciddi kaynak toplayabiliyorsunuz. Ben sadece bu drone’lara mı ÖTV getirsek diye düşünüyorum yani, onu söyleyeyim. Bu drone’ların sayısı artıyor, drone’da ÖTV yok, dolayısıyla bu drone’lar uçuyor havada, onların da ÖTV’si yok, ÖTV gelebilir onlara. 

Bir daha yapılandırma olmayacak

Bence artık ekonomide bir yeniden yapılandırmayla ilgili genel bir kanun getirmemize ihtiyaç yok, böyle bir düzenlemede yapmayacağız onu söyleyeyim.  Şimdi ben yeni bir müessese getirdim; diyorum ki, iyi gününde vergisini ödeyen bir mükellef herhangi bir şekilde işleri kötüleşmişse ve vergi borcunu ödemekte zorlanıyorsa ben ona âdeta yeniden yapılandırma kanunun getirdiği imkânları sunacağım. Normalde yeniden yapılandırma kanunu 36 aydır getirdiğimiz yeni müessesede 5 yıl olacak. 

ÖTV’de artış zor

2018’de bir şey yapacağım demiyorum, ama bir şey yapmayacağım demiyorum. 2017 yılı içerisinde dolaylı vergilerde herhangi bir artış yapmayacağım. Artık otomobil, tütün ve alkollü içeceklerin vergilemesinde vergi oranları çok yüksek seviyelerde.

Memur ve emeklilere iyi haberlerimiz olacak

AK Parti hükûmetleri döneminde kamu çalışanları ciddi anlamda bir kazanım elde etti. Gerçekten enflasyonun üzerinde bu zamana kadar bir artış ve refah aldılar. Ve yine toplu sözleşme önce biliyorsunuz toplu görüşmeydi. 2010’da anayasa değişikliğini yaptık toplu sözleşme düzenine geçti. Bu da aslında Türkiye açısından kamu çalışanlarının hakları bakımından son derece önemli bir reform oldu. Biliyorsunuz toplu sözleşme görüşmeleri iki yılda bir yapılıyor, şimdi 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan toplu sözleşme görüşmeleri yapılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız toplantıya başkanlık edecek. Toplu sözleşme görüşmelerinde bir taraftan bütçenin dengeleri, bütçenin ihtiyaçları, bir taraftan da kamu çalışanlarının taleplerini değerlendireceğiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Düzenleyen:  - Ekonomi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...