Ülkemizde üniversite sisteminin gelişimi

Düzenleyen:
Ülkemizde üniversite sisteminin gelişimi
EĞİTİM Haberleri

Bugünkü misafir kalemimiz Prof. Dr. Hasan Tosun'un yazısı...

Ülkemizde batılı anlamda üniversite kurma kararının ilk defa 1846 yılında alındığı ve “Darü’l-Fünun” olarak adlandırılan bu kurumun kuruluşunun, ancak 1865 yılında gerçekleştirilebildiği bilinmektedir. Kuruluşundan 15 yıl sonra kapatılan bu kurum, Darü’l-Fünun-i Osmanî adıyla 1900 yılında yeniden aktif hâle getirilebilmiştir. Tıp, hukuk, ilahiyat, edebiyat, matematik ve fen bilimleri okullarından oluşan bu kuruma, sonraki yıllarda yabancı bilim adamları da katılmıştır. 1933 yılında Dar’ül Fünun lağvedilmiş ve yerine 2252 sayılı kanun ile İstanbul Üniversitesi adıyla yeni bir yükseköğretim kurumu kurulmuştur.
1944 yılında Yüksek Mühendislik Mektebi, “İstanbul Teknik Üniversitesi” adıyla yeni bir yükseköğretim kurumuna dönüştürülmüştür. 1925 ile 1945 yılları arasında Ankara’da bulunan fakülteler birleştirilerek yeni bir yükseköğretim kurumu oluşturulmuştur. 1946 yılında 4936 sayılı Üniversiteler Kanunu yürürlüğe girmiş ve bu kanunla “rektör ve dekanların öğretim üyeleri tarafından seçilmesi” hükmü getirilmiştir. 1956 ve 1957 yıllarında dört yeni yükseköğretim kurumu (Karadeniz Teknik, Ege, Orta Doğu Teknik ve Atatürk Üniversiteleri) kurulmuştur. Bu üniversiteler, birbirinden ayrı birimlerden oluşan şehir üniversitelerinden farklı olarak “kampüs üniversitesi” şeklinde oluşturulmuşlardır.
1961 anayasasında ise, “Üniversitelerin kendi seçtikleri organlarca yönetileceği” ifade edilmiştir. 1967 yılında Ankara Üniversitesi içinde yer alan Hacettepe Tıp Fakültesi bu üniversiteden ayrılarak, “Hacettepe Üniversitesi” adıyla yeni bir yükseköğretim birimi oluşturulmuştur. Ülkemizde ilk özel yükseköğretim kurumu olma özelliğini taşıyan Robert Kolej, 1971 yılında Boğaziçi Üniversitesine dönüştürülmüştür.
1970’li yılların başından itibaren, ülkedeki üniversite kurumu dışında yer alan ve değişik merkezlerde bulunan Güzel Sanatlar, Devlet Mühendislik ve Mimarlık ile İktisadi ve Ticari İlimler Akademileri birleştirilerek, yeni yükseköğretim kurumları oluşturulmuştur. 1973 yılında 1750 sayılı Üniversite Kanunu ile 1765 sayılı Üniversite Personel Kanunu çıkarılmış ve Yükseköğretim Kurulu oluşturularak üniversitelerin sevk ve idaresi ile ilgili yeni kıstaslar ortaya konulmuştur. 1973 ve 1978 yılları arasında 10 il merkezinde yeni üniversiteler kurulmuştur.
1981 yılında çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile YÖK çok daha güçlü bir anayasal kurum olarak yükseköğretim hayatında yerini alınmıştır. Bu tarihe kadar Türk yükseköğretiminde belirleyici olan kıta Avrupa’sına benzer sistem terk edilerek, Kuzey Amerika eğitim sistemine geçiş yapılmıştır. 1982 yılında 6 il merkezinde 8 ayrı üniversite oluşturulmuştur. 1987 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Gaziantep kampüsündeki birimler ayrılarak, Gaziantep Üniversitesi kurulmuştur.
1992 yılında farklı il merkezlerinde 21 ayrı üniversite ile İzmir ve Kocaeli’nde 2 ayrı Yüksek Teknoloji Enstitüsü, 1993 ve 1994 yıllarında sırasıyla Eskişehir’de Osmangazi ve İstanbul’da Galatasaray Üniversiteleri kurulmuştur.
2000’li yılların ikinci yarısından itibaren ülkemizde üniversitelerin kitleselleşmesi yönünde önemli bir adım atılmıştır. Bu kapsamda 2006 yılında üniversiteleşme altyapısına sahip 15 il merkezinde, 2007 ve 2008 yılında ise tüm illerimize bir üniversite anlayışı ile toplam 41 yeni üniversite kurulmuştur. 2010 ve 2013 yılları arasında da büyük il merkezlerinde toplam 10 üniversitenin kurulumu gerçekleştirilmiştir. .
Ülkemizdeki ilk vakıf üniversitesi olan Bilkent Üniversitesi Ankara’da 1984 yılında, Koç Üniversitesi İstanbul’da 1992 yılında ve Başkent Üniversitesi Ankara’da 1993 yılında kurulmuştur. Vakıf üniversitelerinin ülke yükseköğretimi içindeki payı yaklaşık %10 mertebesindedir. Bugün itibarıyla ülkemizde 111 devlet üniversitesi, 65 vakıf üniversitesi ve 6 vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 182 yükseköğretim kurumu mevcuttur.
15 Temmuz 2016 menfur darbe girişimi sonrasında rektörlerin atama ile göreve gelmesi yolu açılmıştır. Bugün yükseköğretim alanında geldiğimiz nokta, sıkça sorgulanmakta ve üniversitelerimizin değişik alanlardaki performansları tartışılmaktadır. İlerleyen yazılarımızda nasıl bir üniversite özlediğimizi sizlerle paylaşacağım.
Seven, düşünen ve üreten insan için devam.

 

Düzenleyen:  - EĞİTİM
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...