Songül Karlı'ya yarım milyonluk darbe! Programından oldu
Kanaltürk'te kendi adını taşıyan programa başlayan ünlü türkücü Songül Karlı programından oldu. Songül Karlı'nın programı neden bitti? Haciz geldi mi?
Ünlü türkücü Songül Karlı'nın 3 ay önce başlayan kendi adını taşıyan programı, kanala giden 512 bin TL'lik haciz nedeniyle bitirildi.
FOX'ta yıllarca sunduğu Su Gibi'nin ardından 3 ay önce Kanaltürk'te kendi adını taşıyan programa başlayan türkücü Songül Karlı'nın programı bitirildi
EŞİNİN BORÇLARI PROGRAMI BİTİRDİ
Pozitif Yapım'ın hazırladığı programın bitme nedeni Karlı ve 2012'de canlı yayında evlendiği iş adamı Metin Yüncü'nün borçları… Karlı, yapımcısından borç konusunda kendisine destek verilmesini istedi. Daha önce de türkücü ve eşinin borçları yüzünden sıkıntı yaşayan yapımcı Cebrail Mungan, bu konuda yardımcı olamayacağını bildirdi.
RESTİ ÇEKTİ
Karlı da bunun üzerine "Ben de o zaman yayına çıkmam" diyerek rest çekti. Karlı dediğini yapınca hafta içi her gün yayınlanan program bitirildi.
SONGÜL KARLI'NIN PROGRAMINA PARA CEZASI VERİLMİŞTİ
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca (RTÜK), Songül Karlı'nın Kanaltürk'teki programına, eşini 43 yerinden tornavidayla yaralayan kişinin konuk alınarak şiddetin teşvik edildiği ve kanıksatıldığı gerekçesiyle para cezası verildi. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Üst Kurul, dünkü toplantısında, Kanaltürk'te 27-28 Ağustos'ta yayınlanan "Songül Karlı İle Yeniden" programına, eşini yaralayan kişinin konuk edildiği ve medyaya da yansıyan konuyla ilgili hazırlanan uzman raporunu görüştü
.
RTÜK, söz konusu yayın nedeniyle kanalın, 6112 Sayılı Yasa'nın 8/1 maddesinin (s) bendinin ihlal edildiği yönünde karara varılarak kanala, geçen ayki reklam gelirlerinin yüzde 2'si oranında para cezası uygulanması uygun bulundu.
Karara ilişkin hazırlanan raporda, kadına yönelik şiddet olaylarının gittikçe arttığı belirtilerek, toplumsal bir sorun haline gelen "kadına yönelik şiddet" hususunda yayın yapan kuruluşların konunun hassasiyetine özen göstermeleri, reyting kaygısından uzak, sorumlu yayıncılık anlayışıyla yayın yapmaları gerektiği kaydedildi.
-"İzleyici ümitsizliğe ve çaresizliğe sevk ediliyor"
Raporda, söz konusu programda, boşanmak istediği eşi tarafından tornavidayla yaralanan Hasret Kara'ya uygulanan şiddetin ve yaşananların ele alınmasında gerek stüdyo konuklarının ekrana yansıyan görüş ve yorumlarının gerekse verilen mesajların izleyiciyi ümitsizliğe, çaresizliğe sevk etmemesi, şiddeti kanıksatıcı, normalleştirici olmaması gerektiği vurgulandı. Bunun yerine programın, genel izleyici kitlesini ve bu durumdaki insanları bilgilendirici, eğitici, yol gösterici olması gerektiği belirtildi. Kadına yönelik şiddetin önlenebilmesiyle bu konudaki sosyal projeler gibi konularda izleyenlere fayda sağlayabilecek bir çerçevede konunun ele alınması ve şiddetin teşvik edilmemeye ve meşrulaştırılmamaya özen gösterilmesinin beklenildiği de ifade edildi. Ayrıca, programa konuk edilen psikoloğun, eşini yaralayan Yakup Kara'nın psikotik bir durum içinde olduğu, tedavi edilmesi, yargılanması gerektiğini belirtmesine ve 43 yerinden yaralanan eş Hasret Kara'nın can güvenliği olmadığını vurgulamasına rağmen, yayın kuruluşu tarafından Yakup Kara'nın söz hakkı kullandırılacağı gerekçesiyle stüdyoya davet edilmesinin çağdaş yayıncılık normlarına uygun olmadığı da kaydedildi.
-"Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters"
Raporda, programın 28 Temmuz'daki yayınında ise stüdyo konuğu olan ilahiyatçı yazar Arif Arslan'ın konu ile ilgili görüş ve yorumlarında böyle kadınların şiddete maruz kalmasının doğal olduğu, erkeğin ise böyle bir kadına şiddet uygulayabileceği şeklinde bir algı oluşturabilecek ifadelerinin ekrana yansıdığı, program sunucusunun müdahalelerinin bu noktada anlamsız, yetersiz kaldığına dikkat çekildi. Aynı zamanda stüdyodaki izleyicilerin program konuşmalarına alkışla destek verdiklerine de değinilerek, şunlar kaydedildi: "Ağlayarak eşinden özür dileyen Yakup Kara'ya sunucunun sessiz ve yorumsuz kaldığı ve içlerinde bazıları ağlayan seyircilerin de bu sahneyi alkışladıkları görülmüş, bu destekleyici tutumun da şiddet eğiliminde olan kişileri cesaretlendirici olabileceği düşünülmüştür. Bu nedenle Kanaltürk adlı medya hizmet sağlayıcının bu yayınlarının kanunda yer alan 'Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez' ve 'şiddeti özendirici ve kanıksatıcı olamaz' ilkelerine aykırılık taşıdığı değerlendirilmiştir."