Mugabe'nin gidişi muhteşem oldu

Düzenleyen:
Mugabe'nin gidişi muhteşem oldu

DÜNYA Haberleri

Fakir Afrika ülkesi Zimbabwe, İngilizlerden çok çekmişti. Mugabe adlı bir liderin ardına takılıp marş ve bayrak sahibi olmuşlardı ama…

İrfan Özfatura 
Zimbabwe’ye özgürlük! Zimbabve’ye özgürlük!  
Hatırlar mısınız, 80 öncesi aşırılar duvarlara bu afişleri asar, “Zimbabwe halkıyla da ya na şa ca ğız” gibi ritmsiz sloganlar atarlardı baygın ses tonlarıyla. Hani sataşmayacaklarını bilsen açacak haritayı “göster” diyeceksin “şuradan Zimbabwe’yi bana!” Yalanı yok ya biz de gösteremezdik, çünkü adı Rodezya diye geçiyordu atlasta. 
Rodezya sadece Zimbabwe’yi değil Zambia ve Malavi’yi de hudutları içine alırdı. Mr. Cecil Rhodes’in çiftliği idi geçtiğimiz asırda. Çiftlik derken edebiyat yapmıyoruz, bu uyanık halkı elmas madenlerinde çalıştırır ve kendi toprağında oturan yerlilerden vergi alırdı insafsızca. Kim ne diyebilirdi ki kapı gibi İngiltere vardı arkasında. 

BAŞA SARARSAK
Batılılar havaliye avcı, kaşif, seyyah kisvesi altında sızmış (1830’lar), bilahare misyonerleri tebelleş etmişlerdir halkın başına. Nihayet şef Mzilikazi’yi oturturlar masaya. Verdikleri eften püften şeylerdir, bir kayık, bir araba... Ve imtiyazı imzalatıverirler o arada. Şefin Amerikalı hanımından olma oğlu Lobengula alkole müpteladır, sefahate dalar. De Beers Diamond’un sahibi Cecil Rhodes’in ağına düşer kolayca. Batılıların gözü aç, vakitleri azdır, ülkeyi soyup soğana çevirirler adeta. 1922’de demokrasiye geçerler güya (adaylar beyaz olmak kaydıyla) 1930’larda “Arsa Tahsis Kanunu” diye bir dümen uydurur, halkın elini kolunu bağlarlar. Gel de büyük şefin emrinde çalışma. 60’lara doğru milliyetçiler kıpırdanır, (ZAPU) ve (ZANU) etrafında teşkilatlanmaya başlarlar. 1964’te başa geçen ırkçı Ian Smith zulme başlar, şiddet kraliçeyi rahatsız eder hatta. Londra araya girer, yerli halka da haklar tanıyan bir anayasa hazırlar. Artık yerliler da aday olabileceklerdir, nitekim daha ilk seçimde (1980) Mugabe gelir başa.

Mugabe'nin gidişi muhteşem oldu

KURTARICIDAN KURTULSA
Mugabe bağımsızlık ilanında bulunur ve “büyük kurtarıcı” diye sunulur halka.  İşte o gün bu gündür koltuktadır, iktidarına ters bakanın gözünü oyar. Hanımı (sekreteridir bir zamanlar) hırslı bir kadındır, otomobiller, kıyafetler, takılar... Memlekette iş yok, güç yok, gıda el yakar. Mugabe isyanları kanla bastırır, bağımsızlık mücadelesinde birlikte yürüdükleri Nkomo’yı bile asi ilan eder, üstüne asker yollar.  Ekonomik kriz, grevler derken muhalefettekiler de bir parti kurar, Anayasa referandumunda öne çıkarlar hatta. Bu arada birileri araba kazasına gelir, birilerine el çektirilir, tutuklananlar, kaybolanlar… 
Mugabe Mart 2002’de yine seçilir ve 2 bin 900 beyaz çiftçinin topraklarına el koyar. Çekip gitmeleri için 45 gün süre tanır onlara. Bilahare gecekondular üzerine yürür, fukaranın evini başına yıkar. Bir anda 700 bin kişi sokakta kalır, çoğu yurtdışına çıkar. Evinize yönelmiş bir dozer düşünün, tehditkâr paletler, çelik bıçaklar. İşte bu korku muhaliflerin direncini kırar. 

Mugabe'nin gidişi muhteşem oldu

MİLLETİN YAKASINDA
2004 yılında Ekvator Ginesi’ne darbeye giden paralı askerler Harare Hava Meydanı’nda tutuklanır. Liderleri İngiliz milletvekili Simon Mann içeri alınır. Mugabe bunun rüzgârıyla 2005 seçimlerini de kazanır. 2008 Başkanlık seçimlerinde rakipleri önde gider. Seçim kurulu “muhaliflerin daha fazla oy aldığını, ancak Mugabe’yi indirmek için kâfi olmadığını” söyler, bir nevi “367” dayatır halka. Batı işin takipçisidir, ancak Rusya ve Çin, BM Güvenlik Konseyinde kararı veto eder, Mugabe’ye arka çıkarlar. Mugabe, Batı ile takışmaz rakibi Morgan Tsvangirai’yi Başbakan yapar. Muhalefet rantın ucundan tutunca durulur, gelgelelim memleket koleradan kırılmaktadır o sıra. Hasta çok, ilaç yok, sağlık sistemi çökmüştür adeta. Enflasyon alıp başını gitmektedir, üç sıfır sildirip yeniden bastıkları para da beklenen alakayı bulmaz. Merkez Bankası 1 ABD dolarını 250 trilyon Zimbabwe dolarına satar. Nitekim millî para tedavülden kalkar, vatandaş döviz kullanmaya başlar. Çekişmeler didişmeler derken bu güne geliriz. Ordu, idareyi genç karısına bırakmak isteyen 93 yaşındaki Başkan’a “Yeter artık” der. Mugabe 15 milyon dolar ikramiye ve 150 bin dolar maaş karşılığında tekaüt olur gönlünün rızasıyla. Ağustos 2018’de yeniden seçim yapılacak, artık sandıktan kim çıkarsa...

Mugabe'nin gidişi muhteşem oldu

AIDS’li ailelerin çocukları yetimhanede kalıyor. Çoğu, anne babaları gibi aynı hastalıkla mücadele ediyor.

Mugabe'nin gidişi muhteşem oldu

Türkiye sevgisi her yerde.

Uyusun da sürünsün!

Zimbabwe, Türklerden vize isteyen bir ülke. Ama telaşlanmayın kapıda 100 dolar öderseniz mesele kalmıyor. Tabiri caizse altın ve elmas üzerinde oturuyorlar. Gelgelelim halkın %80’i işsiz, halk fakirlikten dökülüyor.  Marketler Avrupa ayarında, ne ararsanız var. İri iri ve özenle paketlenmiş meyveler görüyorsunuz, bunları mzungular (beyaz adamlar) yetiştiriyor. Güya Mugabe onları kovmuştu ama keyifleri yerinde gibi.
Yerliler, beyazlar gibi ziraat yapamıyor. Pazara götürmek, paraya çevirmek de ayrıca maharet istiyor. Kişi başına düşen millî gelir (şüphesiz köpürtülmüştür) bin dolardan fazla. Lakin şehirde hayat ucuz değil, bir şişe su 1 dolar. Kiralar İstanbul ayarında. 
Afrika müzikle uyuşturulmuş âdeta. Eklemleri sese mi hassas ne, tıngırtı duyan oynamaya başlıyor. Sadece büyücüler değil, siyasiler de müziği kullanıyor, orkestrayı güçlü kuran kalabalığı peşine takıyor. Mebus adayları “Haydi eller havaya” dediler mi iş bitiyor. Ki Mugabe yaşı doksanı geçtiği hâlde felaket bel kıvırırdı. Alkış gulgule ıslık, oyları götürürdü şamatayla. Ülkenin neredeyse yarısı AIDS’li, bir sürü anasız babasız çocuk ortalıkta dolanıyor.  Yetimhanelerin hali perişan, gariplerin boğazından ıslak darı unundan başka şey geçmiyor. Kırk yılın başı bir Türk gelecek de şeker dağıtacak, kurban kesecek onlara... Suni savaşlar, sari hastalıklar, sıhhatsiz gıdalar. Sanki Batı, insansız bir Afrika istiyor. 

Bedavaya eğitim yok

Zimbabwe’de büyücüler çok itibarlı, insanları garip kılıklara sokup ayin yapıyorlar. Bunlara elini kaptıran kolunu kurtaramıyor, bazıları elitleri hedef almış, büyük salonlar kurmuşlar. Koltuk ücreti 100 dolardan başlıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse Müslümanlar da rahat, mescit yapana, medrese açana kimse mâni olmuyor. İlan edilen rakamlara bakarsanız İslam’ı seçenler %1 civarında. Ancak daha fazla gibi geldi bana. Zimbabwe’de okumak paralı, devlet eğitime karışmıyor. Avrupalılar Hristiyan çocuklarına burs veriyor. Müslüman yavruları nadiren okula gidebiliyor. 

 

 

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...