Kolombiya barışı FARC etmedi

Düzenleyen:
Kolombiya barışı FARC etmedi

DÜNYA Haberleri

Türkiye’nin de aralarında olduğu birçok ülke yıllardır terör kıskacında. Terör örgütleri, ideolojik hırs ve başka ülkelerin taşeronluğu uğruna kendi insanlarına kan kusturuyor. Barış için açılmak istenen kapılar çoğu zaman yeni bir savaşa aralanıyor.

Osman Sağırlı

Kolombiya’da FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) örgütüyle devlet arasında 52 yıldır süren çatışmaları sonlandırmak amacıyla 2012’de başlatılan süreç barış anlaşmasıyla sonuçlanmasına rağmen referanduma takıldı. İç savaşı resmen sona erdiren 297 sayfalık tarihi barış anlaşması Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos ve FARC lideri Timoleon Jimenez (Timoçenko) tarafından çatışmalarda kullanılan mermilerden yapılan bir kalemle imzalanmış, 4 yıl süren görüşmelerin ardından varılan anlaşma uyarınca, FARC’ın siyasi bir partiye dönüşmesi kararı alınmıştı. Anlaşmanın kanunlaşabilmesi için 2 Ekim’de yapılacak referandumda kabul edilmesi gerekiyordu ki, hafta sonu 13 milyon seçmen sandık başına gitti. Katılımın yüzde 37 olduğu referandumda halk 63 bin kişilik farkla barışa ‘hayır’ dedi. Kolombiya’da 52 yıldır süren iç savaş sonucu yaklaşık 260 bin kişi ölmüş, 6 milyon kişi de evlerini terk etmek zorunda kalmıştı. Buna rağmen barışın sandıktan dönmesi taraflarda hayal kırıklığına sebep oldu. 
Kolombiya Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos, barış anlaşmasının referandumda reddi sonrası FARC’la ateşkesin hâlâ yürürlükte olduğunu söyledi. Santos ayrıca istifa etmeyeceğini ve barış çabalarını sürdüreceğini belirtti. “Timoşenko” olarak bilinen FARC lideri Timoleon Jimenez de sonuçtan üzüntü duyduğunu ancak şiddete dönülmeyeceğini kaydetti. Jimenez, savaşı sona erdirmeye kararlı olduklarını vurguladı.
“Hayır” kampanyasının başını çeken eski Cumhurbaşkanı Alvaro Uribe, mevcut hükümeti FARC’a çok yumuşak davranmakla suçluyordu. Gerillalara hapis cezası verilmesi gerektiğini savunan Uribe, gerilların siyasi sürece katılımına da karşı çıkıyordu. Eski Başkan Yardımcısı Francisco Santos da anlaşmaya karşı çıkan kamptaydı. Santos referandum sonucu hakkında, “Bu daha kapsayıcı ve istikrarlı bir barış için kazanılmış bir zafer” yorumunu yaptı. 
Türkiye’nin de aralarında olduğu birçok ülke yıllardır terör kıskacında. Kimi ideolojik hırs, kimi ise, başka ülkelerin taşeronluğu uğruna kendi insanlarına kan kusturuyor. Barış için aralanan kapılar çoğu kere yeni bir savaşa açılıyor. Dünyanın 68 değişik ülkesinde 727 farklı milis-gerilla, ayrılıkçı grup ve anarşik grup terör eylemlerinde bulunuyor. 26 ülkede 42 farklı grup ise, bağımsızlık ve özerk bölge için silahlı eylemler yapıyordu. Yıllar süren görüşmelerin ardından eylemlerine son verdi. İşte o örgütlerden  bazıları ;

El Salvador hukuki reform yaptı
El Salvador’da 12 yıl süren ve on binlerce kişinin hayatını kaybettiği iç savaş sonrası, 1990-1992 arasında hükümet ile FMLN (Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi) arasında gerçekleştirilen barış görüşmelerinde, silahsızlanma son gündem maddesi oldu.
Müzakere sürecinin sonlarında silahsızlanma aşamasından önce, genel af çıkarıldı ve bir barış anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre, “Silahlı Kuvvetler içinde ‘kirli savaşta’ yer almış görevlilerin ayıklanması ve etkinliklerinin azaltılması, Ulusal Sivil Polis Teşkilatının oluşumu, askerî istihbarat servislerinin feshedilmesi, milis organlarının lağvedilmesi, yargı sisteminde değişiklik, seçim sisteminde değişiklik, FMLN’nin bir siyasi parti hâline gelmesi’’ kabul edildi. Bu anlaşmanın ardından silahların imhasına başlandı. FMLN siyasi parti olarak yasallaştı ve silahlı mücadele sona erdirildi.

Kuzey İrlanda: IRA silah bıraktı, İngiltere asker çekti
Silahsızlanma, başından itibaren Kuzey İrlanda barış sürecini tıkayan, en önemli başlıklardan biriydi. IRA’nın (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) silahlı eylemlerini yoğun olarak gerçekleştirdiği 1980’li yıllarda İngiltere Başbakanı olan ve ‘Demir Leydi’ adıyla tanınan Margaret Thatcher’ın barış çabaları sonuç vermemişti. Thatcher’ın yerine 1990’da başbakanlık koltuğuna oturan John Major de barış adına isteneni sağlayamadı. Fakat İşçi Partili Tony Blair’in 1997’de İngiltere Başbakanı olması, Kuzey İrlanda meselesi açısından dönüm noktalarından biri oldu. Blair, önceki hükûmetin aksine herhangi bir ön şart koymadan Sinn Fein’le görüştü ve IRA’nın yasal kolu barış sürecine dahil edildi. Görüşmeler sonunda 1998 Paskalya’sında, 25 yıllık çatışmayı sonlandıracak şekilde Kuzey İrlanda Anlaşması imzalandı.
Anlaşmaya göre, IRA silah bırakmaya razı olurken, İngiltere de, IRA mahkûmlarını serbest bırakmayı, Kuzey İrlanda’dan askerlerinin bir bölümünü çekmeyi ve yerinden yönetim hakkı vermeyi kabul etti.

Hikmetyar’la barış anlaşması
Afganistan Devlet Başkanı Eşref Gani, Hizb-i İslami lideri Gülbeddin Hikmetyar’la barış anlaşmasını imzaladı. Başkent Kabil’de Devlet Başkanlığı Sarayında düzenlenen törene Gani, İcra Kurulu Başkanı Abdullah Abdullah ve yardımcıları, bakanlar, milletvekilleri, Yüksek Barış Konseyi Başkanı Pir Sayed Ahmad Geylâni, konsey üyelerinin yanı sıra yabancı diplomatlar katıldı.

Zapatistalar, barıştı ama 
Zapatistalar, Meksika’nın en yoksul eyaletlerinden biri olan Chiapas’taki yerlilere daha geniş haklar tanınması için silaha sarıldı. On seneyi aşkın bir hazırlık süreci ve örgütlenmeden sonra 1 Ocak 1994’te NAFTA’nın uygulanmaya başladığı gün silahlı ayaklanma başlattı. San Cristobal de Las Casas’ın birçok belediyesini işgal eden  Zapatista hareketinin görünen yüzü Subcomandante Marcos’tur. 20 yılı aşkın süredir silahlı mücadele veren Zapatista hareketinin efsanevi ‘altkumandanı‘ Marcos, sürpriz bir kararla 2014’te görevini bıraktığını duyurdu. Hükûmetle ‘barış’ imzalansa da, Zapatistaların talepleri karşılanmadı. Zapatista hareketi de bir dizi bölgede kendi ‘otonom’ adalet, sağlık ve eğitim sistemlerini kurdu.

Kolombiya barışı FARC etmedi

İspanya:   ETA Bask’ıdan bıraktı 

İspanya’nın Bask bölgesinin bağımsızlığı hedefiyle 1968’de eylemlerini başlatan ETA örgütünün silah bırakması dünyadaki birçok örnekten farklı. Zira örgüt 2011’de silah bırakmaya, herhangi bir müzakere sonucu değil, kendi mücadelesi açısından silaha gerek kalmadığı düşüncesiyle karar verdi. Bask bölgesinin özerkliği de, dünyadaki birçok örneğin aksine, müzakereyle verilmedi. Bu, 43 yıl boyunca bağımsız bir Bask ülkesi için silahlı mücadele verdikten sonra silahlara veda eden ETA’yla İspanyol devleti arasında görüşme yapılmadığı anlamına gelmiyor. Ancak özerklik, belli, planlı bir müzakere süreciyle değil, İspanya’da General Francis Franco diktatörlüğünün sona erdiği 1978’den sonraki demokratikleşme sürecinin ve anayasanın yenilemesinin parçası olarak yaşama geçirildi. ETA’nın silah bırakmaya nasıl karar verdiği dikkat çekiyor. Örgütün yöntemlerinin ‘terör’ olduğunu düşünen bazı Basklıların tepkisi 1990’larda sokaklara taşarak ¡Basta Ya! (Artık Yeter) hareketini oluşturmuştu. Beyaz bayrakların sallandığı, avuç açılarak slogan atılan bu eylemlerde ETA’nın şiddet eylemlerini bitirmesi istendi.

Kolombiya barışı FARC etmedi,

Sri Lanka: Lider öldü örgüt bitti

Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları veya Tamil Kaplanları (TEKK ) Sri Lanka’da Tamil etnik grubunun yaşadığı bölgenin bağımsızlığı için mücadele eden ayrılıkçı örgüt olarak ortaya çıktı.
Mayıs 1976’da kurulmasından itibaren Sri Lanka’nın kuzeybatısında bağımsız bir devlet kurmak için hükümete karşı kanlı bir mücadele yürüttü. Bu mücadele, Sri Lanka İç Savaşı’na dönüştü. 26 yıldır süren savaş, Tamil gerillaları lideri Velupillai Prabhakaran’ın Mayıs 2009’da öldürülmesiyle sona erdi. 1983’den beri süren iç savaşta 70 binden fazla insanın öldüğü belirtiliyor.
Savaş hâlen tartışmalıdır ve dönemin yöneticilerinin uluslararası savaş mahkemesinde yargılanması talep ediliyor. Hindistan, ABD ve Avrupa Birliği tarafından “terörist örgüt” olarak kabul edilen Tamil Kaplanları, intihar eylemcilerinin giydiği bomba yeleğini bulup etkin olarak kullanmasıyla bilinir. Hindistan Başbakanı Rajiv Gandi ve Sri Lanka Cumhurbaşkanı Ranasinghe Premadasa’nın örgüt tarafından öldürüldüğü düşünülmektedir.

 

Endonezya:  ‘Cash and carry’

Güneydoğu Asya’nın ada ülkelerinden Endonezya ve Açe bölgesinin bağımsızlığı için savaşan Özgür Açe Ordusu (GAM) arasında 26 yıl süren savaşta 15 bin kişi hayatını kaybetti. Savaş 2002-2003’te gerçekleştirilen müzakarelerle sonlandırıldı. Fakat 2003 Nisanı’nda süreç durdu. GAM’ı silahsızlanmada başarısız olmakla suçlayan hükûmet, askerî operasyonlara başladı.  2004 Aralık ayında Açe bölgesini etkileyen Tsunami felaketi tüm süreci etkiledi. GAM tek taraflı ateşkes ilan etti. Felaketin ardından görüşmeler yeniden başladı. GAM bağımsızlık talebinden vazgeçtiğini açıklarken, hükûmet ise ilk adım olarak Açe bölgesindeki olağanüstü hal uygulamasını kaldırdı. Devlet Başkan Yardımcısı Jusus Kala, GAM’ın silahları bırakması için parlak bir fikir ortaya koydu. Formül, ‘cash and carry’ (ver parayı, götür ürünü) adını taşıyordu. Bu, GAM’ın bırakacağı silah sayısına paralel olarak Endonezya’nın bölgeden askeri birliklerini çekmesine dayanıyordu.” Bu plan kapsamında GAM, tüm silahlarını teslim ederken Endonezya ordusu da Açe bölgesinden 24 bin askerini çekti.
GAM üyelerine af, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun kurulması, Açe bölgesinde siyasi parti kuruluşuna izin ve Açe bölgesine özerkliği içeren anlaşmanın maddelerinin hayata geçirilmesi ardından Açe’de özerklik ilan edildi, GAM üyelerinin kurduğu siyasi parti seçimleri kazandı ve yerel yönetim bu partiye geçti.

Guatemala: 200 bin can gitti barış geldi 

Guatemala, tarihin en büyük iç savaşlarından birini yaşamış bir ülke. 1954’teki askeri darbeye solun silahlı mücadeleyle karşılık vermesiyle başlayan ve zaman içinde yerli halkı Mayalara büyük zarar veren 36 yıllık savaşta 200 binden fazla kişi can verdi. Silahlı örgüt URNG (Guatemala Ulusal Devrimci Birliği) ile devletin, yıllar süren görüşmelerden sonra barışa ulaşması, uzmanlar tarafından büyük bir başarı olarak değerlendiriliyor.

PKK BARIŞ KREDİSİNİ TÜKETTİ

Gelelim Türkiye’ye... 30 yıl süren savaşın bitirilmesi için Türkiye 2009 yılında çözüm sürecini başlattı. PKK’yı ve yaptıklarını affetmeyenler bile bu adımı benimsemişti. AK Parti hükûmetinin o dönem başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği çerçeveye göre süreç, “Kürt kimliğinin inkâr ve asimilasyonuna son vermek, kültürel talepleri tahakkuk ettirmek ve terör örgütüne silah bıraktırmak” idi. Silahlı mücadelenin miadının dolduğunu deklare eden ve “din kardeşliği” ortak paydasında barış için el ele veren Türklerin ve Kürtlerin Türkiye’yi güçlü ve müreffeh bir geleceğe taşıyacağını deklare eden Öcalan’ın 2013 nevruzunda yaptığı açıklama da silah bırakma taahhüdünü içermesi hasebiyle barışı samimiyetle isteyenlere umut verdi. Hatta 25 Nisan 2013’te, PKK bütün silahlı güçlerini Türkiye topraklarından Kuzey Irak’a çekeceğini resmi olarak duyurdu. Hükûmete, Kürtlere ve basının çoğuna göre bu hareket 30 yıllık çatışmaların sonunu getiren adım oldu. Ancak PKK her zaman olduğu gibi yine savaşı tercih etti. 11 Temmuz’da KCK ateşkesi bitirdiğini ilan etti. 15 Temmuz’da Hükûmet, HDP ile görüştüğü saatlerde KCK, ‘devrimci halk savaşı’ başlattığını ilan etti. 4 gün sonra ise HDP Eş Genel Başkanı sırtlarını PKK’ya dayadığını açıkladı. Ardından Ceylanpınar’da 2 polisimiz gece uyurken şehit edildi. Bunun ardından da 22 Temmuz’u 23 Temmuz’a bağlayan gece PKK’ya yönelik operasyonlar yeniden başladı. Türkiye’nin verdiği barış kredisini tüketen PKK, dışarıdan yeni savaş kredisi buldu.

 

 

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...