Irak’ta petrol Suriye’de kontrol savaşı

Düzenleyen:
Irak’ta petrol  Suriye’de kontrol savaşı

DÜNYA Haberleri

Suriye ve Irak’ta petrol ihalesi alan örgütler boru hatlarını ve petrol sahalarını kontrol altında tutuyor. Muhtemel ABD-Rusya anlaşmasıyla hepsi yeraltına çekilecek.

Osman Sağırlı

Eski Türk filmlerinde sıklıkla karşımıza çıkardı. Bir bölgeyi elde etmeye çalışan müteahhit olmadık oyunlar içerisine girer, mahalle sakinlerinden evlerini kendisine satmak istemeyenleri mafyaya havale ederek hayatından bıktırırdı. Irak’ta 2003’ten, Suriye’de ise 2011 yılından itibaren ortalığın kan gölüne döndüğü bir film çevriliyor. Üstelik bizim Yeşilçam’ın aksine milyar dolarlık bütçelerle sahnelenen bir film. Birçok milletten, sayısız devletten katılımın olduğu, bol kötü adamlı... 
“DEAŞ’I ABD KURDU”
Bu sözler ABD Başkanı Donald Trump’a ait. Bay başkan adayı 11 Ağustos’ta seçim kampanyası sırasında kendisine ambargo uygulayan medyaya öfkesinden olacak gündemdeki DEAŞ’ı diline doluyor ve “DEAŞ’ı Obama kurdu, Hillary de onun yardımcısı” deyiverdi. Bu ve benzeri cümleleri öfkelendiği birkaç toplantıda CIA’yı dâhil ederek sürdürdü. Sığınmacı Edward Snowden da eski bir CIA çalışanı olarak başkanı doğruladı. Başkası söylese yer yerinden oynardı.
MUHALİFLERİ HEDEF ALDI
DEAŞ’ı kimin kurduğunun tartışması daha çok su götürür. Gelelim icraatlarına… Irak’ta filizlenen Suriye’de şekillenen DEAŞ, Suriye’ye adım attığı 2013 yılı Nisan itibarıyla her şey altüst oldu. Rejime karşı savaşan muhalif grupları hedef alan örgüt, her nedense Esad ve PYD her zora düştüğü anda sahneye çıkıp bu iki gruba destek oldu. Kurduğu sözde İslam devleti (!) ile güya şeriat kanunlarını uygulamaya başladı. Gizli işkence merkezleri, Müslüman kadınları cariye yapma (İslamiyette Müslüman kadın cariye olamaz), kadınları öldürme, sigara içme yasağı, kafa kesme, çocukları canlı bomba yapma, Müslümanları tekfir etme, insanları canlı canlı yakma gibi İslamiyetin savaş hukukunda yeri olmayan metotlarla İslamofobiyi tetikledi. Örgütün akıl almaz metotları saymakla bitmez ancak en önemlisi nerede petrol boru hattı, petrol ya da doğalgaz sahası varsa oraları nasıl olduysa (!) ele geçirdi. 
SAVAŞI DÜNYAYA AÇTI
Suriye’nin petrol sahalarının yoğun olduğu Rakka ve Deyre’z-Zor’u kendine üs edinen örgüt Rakka’yı başkent, El-Bab’ı lojistik üs ilan ederek âdeta Suriye’deki iç savaşı dünyaya açtı. Yedi düvele güya buradan meydan okuyan örgüt; 82 ülkeden savaşçı, 28 ülkeden askerin Suriye’ye girmesine sebep oldu. Başta Türkiye gibi Suriye’de çözüm arayan ülkeleri hedef almakla kalmadı, çözümsüzlüğü daha doğrusu kendi emelleri doğrultusunda çözüm arayan ülkelerin değirmenine su taşımaya başladı. Örgüt 2013 yılının Aralık ayından Fırat Kalkanı Operasyonu’nun başladığı 2016 yılının Eylül ayına kadar Atmeh, El-Bab, Azaz ve Cerablus sınırından Türkiye’ye girerek sayısız kanlı eyleme imza attı. 
DEAŞ’LILARA YOL VERDİLER
DEAŞ karşıtı koalisyonda yer alan 61 ülke içinden sadece Türkiye’nin mücadele ettiği diğerlerinin mücadele ediyormuş gibi yaptığı ortadaydı. Dahası istihbarat ve lojistik destek verilen örgüt, bir taşla birkaç kuş vuruyordu artık. Avrupa için potansiyel tehlike olan Müslüman gençler çeşitli vaatlerle Suriye’ye çekiliyor, burada bir şekilde imha ediliyordu. Üstelik DEAŞ’a karşı olduğunu söyleyen ülkeler istihbarat raporlarına rağmen bu gençlerin ülkeden çıkışına bırakın engel olmayı bilerek göz yumuyordu. Türkiye’nin Musul Konsolosluğuna yapılan baskın ise bölgede herhangi bir hesap içerisine girme, işimize karışma mesajı taşıyordu.
BİR KATİLDEN BAŞKA KATİLE
 Kuzey Irak’ta Musul’u tek bir mermi atmadan üstelik de merkez bankasındaki milyon dolarlarla DEAŞ’a bırakıp arkasına bile bakmadan kaçan Irak hükûmeti, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile aralarında yaşanan petrol krizini DEAŞ’e havale etti. Bağdat bölgedeki dirayetsizliğini İran’dan alacağı askeri ve milis desteği ile garantiledi. Tikrit, Felluce Kerkük, Tuzhurmatu gibi yerlerde tamamen Sünni Arap, Türkmen ve Kürtlerden oluşan demografik yapı, DEAŞ-İran destekli milisler, Haşdi Şabi gibi Şii unsurlar aracılığıyla dizayn edilmeye başladı. Obama döneminde Irak’tan çekilme kararı alan ABD, artık DEAŞsavar güç olarak yeniden bölgedeydi (!) Operasyona dâhil edilen terör örgütü PKK ise DEAŞ’a karşı mücadele rolünü üstlenerek legalleştiriliyordu. Dünya kamuoyunda şüphe uyandıracak unsurlar için Ezidiler kurban seçilmiş, DEAŞ’ın işkencelerine maruz kalan Ezidiler kurtarıcı olarak bir başka terör örgütü PKK’nın himayesine verilmişti. Türkmenler ve diğer unsurlar sayılarının çokluğuna bakılmaksızın bölgelerinden çekilmişti. Bir kısmı da Şii unsurların şiddetinden kurtulmak için DEAŞ’a sığınmıştı. Aslında istenen tam da buydu. 
DEAŞ-PYD PETROL AŞ
 Kısa sürede Irak ve Suriye’de 400 bin kilometrekare alanı ve 58 petrol sahasındaki 5 bine yakın petrol kuyusu, rafineri ve depoyu ele geçiren DEAŞ, bununla da kalmayıp başta Körfez ülkeleri olmak üzere Irak, Mısır, İran, Arabistan’ın Türkiye ve Akdeniz’e kadar uzanan veya uzanması planlanan petrol ve doğalgaz boru hatlarının olduğu alanları kontrol etmeye başladı. Gelinen noktada DEAŞ hâlen Irak’ta 3 petrol sahası ve 200 civarında kuyuyu elinde tutuyor, ikinci bir emre kadar geri kalanların bir kısmını ise ateşe vererek ya KBYK’ye ya da İran destekli merkezi hükûmete bırakmış durumda.
PYD’NİN BİN 200 KUYUSU VAR 
 DEAŞ, Suriye’de 38 petrol sahasında 3 bin civarında petrol kuyusunu kontrolü altında tutuyor. İran, Irak ve körfez ülkelerinden gelecek petrolü Akdeniz’e ulaştıracak petrol boru hatlarının yer aldığı ya da yer alması muhtemel olan Suriye’nin kuzeyindeki bölgeyi kontrol etme görevi ve bir Kürt bölgesel yönetimi kurma sözü verilen terör örgütü PYD ise şimdilik 7 petrol sahası ve bin 200 civarında kuyuyu himayesinde bulunduruyor. Kendisi ise Türkiye’ye rağmen ABD’nin himayesinde her türlü silah ve mühimmat desteğine sahip.

Irak’ta petrol  Suriye’de kontrol savaşı
BORU BU AMA NASIL BORU!
 Suriye’de son 6 yıldır yaşanan çatışmalar incelendiğinde özellikle bölgeye sonradan yerleştirilen DEAŞ, YPG ve diğer örgütlerin içinde yer aldığı en şiddetli çatışmalar, ana boru hatları veya enerji hattı planlaması yapılan bölgelerde olduğu dikkat çekiyor.  Suriye’de bulunan en önemli petrol pazarlarından iki tanesi Menbiç ve El-Bab’ta yer alıyor. Bu iki şehir Irak’tan Suriye’ye gelen ve İdlib bölgesine devam eden ana boru hatlarına ev sahipliği yapıyor. Halep, ülkenin ana petrol hatlarının geçtiği son büyük şehir. Ona sahip olan, boru hatlarının anahtarını da elinde tutacak.
TÜRKİYE-KATAR HATTI HEDEFTE
 Suriye’de son üç yılda en şiddetli çatışmalar Rakka, Deyre’z-Zor, Halep, İdlib, Haseke, El-Bukemal, El-Bab, Palmira Hama ve Humus’ta yaşandı. Bu yerleşim alanların hepsinin ortak özelliği Türkiye’den Katar’a uzanması planlanan boru hattının rotasında yer almaları. Özetle Menbiç, Halep, İdlib ve El-Bab; doğuda ise Rakka ve Deyre’z-Zor’u eline geçiren Suriye’deki petrol taşımacılığını da kontrol altına alır.

Irak’ta petrol  Suriye’de kontrol savaşı

Eski defterler bir açılırsa...

Bu coğrafyada petrolün keşfinden itibaren derin hesaplar hiç bitmedi. Daha doğrusu petrol için çevrilen filmler hep bir sonraki sezona devrederek günümüze kadar geldi.
İngilizlerin Osmanlıdan kopardığı Irak’taki petrole çöreklendiği yıllar...  Irak petrolünü Akdeniz’e aktarmak için Musul - Hayfa Petrol Boru Hattı’nı döşemeye başlayan İngilizler, Suriye’de Fransızların engeline takılır. İngilizler bu meseleyi uzun pazarlıklar ve pay vererek çözmeyi başarır. Akabinde bir plan daha vardır ki, bu da İran ve Körfez petrolünün Irak - Suriye üzerinden Akdeniz’e ulaştırılması, oradan da Avrupa’ya ulaştırılması; tıpkı bugün olduğu gibi... 
İngiltere ABD’ye muhtaç olursa
Ancak İkinci Dünya savaşı başlar ve plan bir sonraki bahara ertelenir. Dünyaya hâkim olma hayaliyle hareket eden İngilizler bu dünya savaşında zor durumda kalır. Ve ABD ikna edilerek savaşta müttefik olarak yer alır. Savaş biter ve müttefikinin her türlü çeyizinden haberdar olan ABD 1950 itibarıyla Orta Doğu’ya doğru uzanır.
İran’da Mussaddık’ın millîleştirdiği petrol haklarını kurtarmak adına İngiltere ABD’den bir kere daha yardım talep eder. 1953 yılında CIA ve MI6 ortak operasyonu ile Mussaddık hükûmeti devrilir. Devrilen sadece o değildir, artık İran’da sadece İngiliz hâkimiyeti yoktur. ABD de bölgedeki petrol şirketlerinde büyük ortak olarak yer almaya başlamıştı. 
 Suudiler fitne çıkardı
Fakat dostluk fazla sürmez. İngilizler, bölge ülkeleri ile Suudiler arasında yaşanan sınır meselelerinde Suudilerin Amerikalılar ile iş birliği yaparak Doğu Arabistan’daki petrol bölgelerini alması üzerine yeni bir hamleye kalkışır. 
Arabistan’dan ABD’nin himayesiyle gelecek petrolün pazara çıkışını durdurmayı kafasına koyan İngilizler, 1956 yılında İsrail ve Fransa ile gizli bir ittifak yaparak Süveyş’i işgal eder. Ancak ABD’nin ve Rusya’nın tehditleri üzerine Mısır’ı terk ederler. Bu olay aynı zamanda ABD’nin dünyaya meydan okuması anlamına da geliyordu. Petrol Avrupa’ya ABD eliyle gidecekti. 
İran’a o zaman da engel
İran petrolünün Akdeniz’e ulaşması için Suriye projesi suya düşünce bu defa Ahvaz-İskenderiye boru hattı gündeme geldi. Petrolü Suriye yerine Türkiye üzerinden Akdeniz’e ulaşacaktı. Ancak ABD başta Fransa olmak üzere ilgili ülkelere projeyi çalıştırmayacağını lisanı hal ile anlattı. Ve tabii ki bu proje rafa kalktı.  O zaman İran’a engel çıkaran ABD, ambargoyu sonlandırdığı İran’ı şimdi ihya ediyor. Faturası mı tabii ki petrolden pay… 
2003 yılında Irak’ın özgürleştirilmesi, son dönemlerde Suriye’nin kurtarılması, alfabedeki  her türlü harfi kullanıp örgüt ismi üretmeye çalışan gruplara vadedilen devlet de dâhil  yüz yıldır bütün planlar petrol için...

Rusya bu işin neresinde?

Rusya’nın İran’dan Irak ve Suriye’den geçen bir boru hattı projesini desteklediği biliniyor. Zira düşen petrol fiyatları yüzünden ekonomisi sarsılan Rusya, kendi ülkesinde maliyet fazlalığı nedeniyle petrol çıkarmak yerine ambargo altındaki İran petrollerini dünyaya pazarlamış ve bu şekilde taahhütlerini yerine getirmişti. Suriye ile 2013 yılında petrol anlaşmalarına imza atan Rusya, hem bölgedeki doğal gaz ve petrolü Akdeniz üzerinden dünyaya pazarlama arayışında hem de İran ve Irak’taki petrolü bu boru hatları üzerinden taşıma niyetinde. Bu konuda ilgili ülkelerle görüşmeleri sürüyor. Moskova bu sebeple Humus’un muhaliflerin eline geçmesini istemiyor. Dahası Suriye’deki hava operasyonlarını ABD’nin desteklediği batıdaki gruplara yönelik olarak yapıyor. ABD mi o da tam tersine doğuya operasyon düzenliyor. Netice iki ülke de buralarda bir diğeri tarafından petrol boru hattı inşa etmesini engelleyecek hamleler yapıyor.

 

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...