Görüntüler Münbiç'ten! ABD'nin TOW tanksavarları YPG/PKK’lıların elinde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın harekat sinyalinin ardından Tel Rıfat ve Münbiç'te kamufle olmaya çalışan PKK/YPG tünel kazıp silah saklamaya başlamışlardı. Son olarak bölgedeki bayrak ve flamaları da indiren teröristlerin Cerablus yönünü gözetlediği, cephe hattındaki örgüt unsurlarının elinde ise Fırat Kalkanı Harekatı bölgesine namluları dönük ABD yapımı tanksavarların bulunduğu görüldü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Tel Rıfat ve Münbiç'e yeni harekat sinyalinin ardından bölgede hareketlilik başladı.
Örgüt mensupları Tel Rıfat çevresindeki köylerde tüneller kazarak silah ve tankları saklamaya çalışırken, Münbiç tarafındaki teröristlerin ellerinde ise Rus ve Amerikan yapımı hafif ve ağır silahlar ile zırhlı araçlara karşı en etkili ekipman olarak bilinen TOW füzesi görülüyor.
HEDEFİ TAKİP EDEBİLİYOR
Güdümlü tanksavar füzesi olarak da bilinen ABD yapımı TOW’lar, 3-4 kilometre arası menzile sahip. Füzenin en önemli özelliklerinden biri, ateşlendikten sonra optik hedefleme sistemi üzerinden hedefin durumuna göre yönlendirilebiliyor.
Teröristlerin, cephe hatlarında havan ve ağır makineli silahları Cerablus yönünde hazırladıkları görülüyor.
ABD yönetimi, terör örgütü YPG/PKK’ya DEAŞ’la mücadele gerekçesiyle verdiği ağır silahları DEAŞ’ın bitirilmesinin ardından örgütten geri toplayacağını bildirmiş ancak bunu yapmamıştı.
HAREKAT SİNYALİ KORKUTTU
Münbiç içinde kaydedilen görüntülerde ise YPG/PKK’nın örgüt bayrakları ve flamalarını indirdiği anlaşılıyor.
Örgüt, Tel Rıfat’ta daha önce indirdiği bayraklarının yerine merkezi noktalara Beşşar Esed rejiminin bayrağını çekerek Türkiye tarafından olası bir harekata karşı kendini kamufle etme çabasına girmişti.
Suriye’de SDG ismini kullanan YPG/PKK'lılar, Münbiç’te üzerlerindeki kamuflajlara "askeri konsey" adı altındaki bir yapının sembollerini iliştiriyor.
Dönemin ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, 2017'de yaptığı konuşmada, YPG/PKK’ya paravan bir isim bulduklarını şöyle anlatmıştı:
"Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor ve 'Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?' diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının 'Suriye Demokratik Güçleri' olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına 'demokratik' ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı."