'Düzen kurucu' rolü değişti mi? Amerika’nın bahçesinde Çin oyunu!

Düzenleyen:
- Güncelleme:
'Düzen kurucu' rolü değişti mi? Amerika’nın bahçesinde Çin oyunu!

DÜNYA Haberleri

Çin’in arabuluculuğunda İran ve Suudi Arabistan, büyükelçiliklerin yeniden açılması, iki ülke arasındaki uçuşların yeniden başlatılması ve karşılıklı vizelerin kolaylaştırılması konusunda anlaştı. Yıllardır vekalet savaşları yürüten iki ülke, Orta Doğu'da istikrar ve güvenliğin önemini vurguladı. Biri ABD’nin en büyük düşmanlarından, diğeri ABD’nin en önemli müttefiklerinden olan iki ülkenin arasındaki buzları Çin’in eritmesi, Orta Doğu’da yeni bir dönemin işareti mi? Çin, ABD’nin Orta Doğu’daki ‘düzen kurucu’ rolünü kırdı mı?

İran ve Suudi Arabistan tarihi bir anlaşmaya imza attı. Ortadoğu’nun iki büyük petrol üreticisi tam 7 yıl sonra aradaki buzları eritti ve büyükelçilikleri yeniden açma konusunda anlaştı. Peki arabulucu sizce kim oldu? ABD hegemonyasına savaş açan Çin. Anlaşma Pekin'de yapılan görüşmelerin ardından geldi. Böylelikle Çin, ABD'nin 'düzen kurucu' rolünü bir bakıma ele geçirmiş oldu.

ANLAŞMA SAĞLANDI

İran-Suudi Arabistan ilişkisinin öncesini kısaca anlatmak gerekirse; Yıllardır iki ülke, bölgesel anlaşmazlıklar nedeniyle başta Suriye ve Yemen’de olmak üzere vekalet savaşları yürütüyordu. Ancak İran İslam Cumhuriyeti ve Suudi Arabistan Krallığı, "devletlerin egemenliğine" ve "iç işlerine karışmamaya" saygı duydukları konusunda uzlaştı.

Suudi Arabistan, yeni dönemde batıdan bağımsız bir dış politika yürütme konusunda kararlı gözüküyor. ABD’nin en önemli müttefiklerinden olmasına rağmen ABD ile uzun yıllardır diplomatik ve ekonomik bir savaş yürüten İran ile mutabakata varmasını, Suudi Arabistan’ın dış politikasında bir eksen kayması olarak nitelendirilebiliriz.

Aslında Çin’in öncülüğünde komşusu İran ile dostane ilişkilerini geliştirmek istemesi, Suudi Arabistan için hem bölgesel hem de küresel anlamda kazançlı bir fırsat. Çünkü ABD’nin küresel anlamda en büyük rakibi Çin’i hem dengeleyebilecek hem de bölgesel anlamda yaşayacağı çatışmalardan dolayı kayıpları azalacak.

Hatta Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, “Çin bizim en büyük ticaret ortağımız. Aynı zamanda çoğu ülkenin en büyük ticaret ortağıdır. Ve bu, başa çıkmamız gereken bir gerçek. Çin ile birçok sektörde mükemmel çalışma ilişkilerimiz var. Ama şunu söyledik ve tekrarlıyoruz, her zaman kendi çıkarlarımıza bakacağız. Biz de onları doğuda ve batıda arayacağız.“ sözlerini söyleyerek dengeleri gözeteceğini vurguladı.

KÜRESEL SİYASETTE ÖNEMLİ BİR KIRILMA

İki ülkenin ilişkilerinin normalleşmesinde arabuluculuk yapan Çin’in bu adımı, küresel siyaset anlamında önemli bir kırılmaya işaret etti. Diğer bir ifadeyle ABD’nin Ortadoğu’da ‘düzen kurucu’ rolü, İran-Suudi Arabistan normalleşmesinin Pekin arabuluculuğunda gerçekleşmesi ile sarsıldı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres başta olmak üzere birçok önemli uluslararası kurum, bürokrat ve siyasetçinin normalleşme sürecinde Pekin’in rolünü takdir edici açıklamaları da Çin’in Orta Doğu’daki yükselişine işaret ediyor.

Ayrıca ABD’nin 70 yılı aşkın bir süredir ittifak halinde olduğu Suudi Arabistan’la ilişkisinin petrol nedeniyle son dönemde çıkmaza girmesinin de bu gelişmede etkisi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Peki, İran ve Suudi Arabistan ilişkilerinin normalleşmesi, İsrail cephesinde nasıl karşılık bulacak?

İran Dışişleri Bakanı Hossein Amir-Abdollahian, “İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normale dönmesi iki ülkeye, bölgeye ve İslam dünyasına büyük kapasite sağlıyor.”  Dedi.

Suudi Arabistan'dan yapılan açıklamada ise “Üç ülke, bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği geliştirmeye yönelik her türlü çabayı göstermeye istekli.” ifadeleri kullanıldı.

Bu da gösteriyor ki İran-Suudi Arabistan özelindeki iş birliğinin gelişmesi, Orta Doğu’da İslam çatısı altında yeni bir güç merkezi oluşabileceği anlamına geliyor.

Uluslararası siyasette dengeleri değiştirebilecek böyle bir gelişme, İsrail’i ve ABD’deki Yahudi lobilerini de harekete geçirecektir.

Sonuç olarak İran-Suudi Arabistan normalleşmesi, gerek küresel siyaset gerekse Orta Doğu siyaseti açısından yeni bir denklemi ortaya çıkarıyor. Bu denklemde Çin’in uluslararası prestiji ve Orta Doğu’daki rolü artarken ABD’nin etkisi azalıyor. Benzer şekilde bölgedeki güç dengeleri ve ülkeler arasındaki ittifaklar da yeniden şekilleniyor.

Düzenleyen:  - DÜNYA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...