Ankara-Atina hattında yeni sayfa: 'Sakin sular dönemi başladı'

Kaynak: Türkiye Gazetesi
- Güncelleme:
Ankara-Atina hattında yeni sayfa: 'Sakin sular dönemi başladı'
Dünya Haberleri  / Türkiye Gazetesi

7 Aralık'ta Atina'da imzalanan Atina Bildirgesi, Türkiye-Yunanistan ilişkileri açısından yeni bir dönüm noktası oldu. Yunanistan Başbakanı Miçotakis'e yakınlığıyla bilinen Yunan Parlamentosu Üyesi Tasos Chatzivasileiou, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 6 yıl aradan sonra gerçekleştirdiği Atina ziyaretinin yansımalarını değerlendirdi. Chatzivasileiou, "İmzalanan Atina Deklarasyonu ile Yunanistan ve Türkiye iyi komşuluk ilişkilerini sürdürmeyi ve bu ilişkilerde "sakin sularda" kalmayı taahhüt etmekte. Bu ilkeler, birlikte geleceğimizin yol gösterici sütunları ve temel taşları olmalı. Bu itibarla Atina Deklarasyonu önemli bir dönüm noktasıdır" diye konuştu.

"Geçtiğimiz Şubat ayında Türkiye'de meydana gelen yıkıcı depremin ardından Yunanistan derhal harekete geçti ve Türk halkına karşı dayanışma gösterdi. Bu kriz sırasında sergilenen dayanışma ikili ilişkilerimize yeni bir ivme kazandırdı. Ayrıca Yunanistan, bölgesel istikrarın bir ayağı olarak iyi komşuluk ilişkilerinin sıkı bir desteksidir. Temmuz ayında her iki lider de iletişim ve diyaloğun yeniden başlatılması konusunda mutabık kaldı. Tarafların aylar süren gayretli çalışmalarının sonucunda Türkiye Cumhurbaşkanı Atina'yı ziyaret etti ve Atina Deklarasyonu imzalandı. Barış içinde bir arada yaşamanın zorunluluğunu vurgulayan Yunanistan ve Türkiye, gelecekte yaşanabilecek herhangi bir krizin çatışmaya dönüşmesini önlemek için çaba sarf etmeli ve her meseleyi iyi komşuluk ilişkileri ve Uluslararası Hukuk ilkeleri doğrultusunda ele almalı. Odak noktamız ekonomik ilişkilerimizi yoğunlaştırmak, pozitif gündemi desteklemek ve iklim değişikliği ya da göç krizi gibi ortak zorluklarla mücadele etmek olmalı. Güven artırıcı önlemleri sürdürerek, iki ülke arasında şu anda eksik olan karşılıklı güveni yeniden inşa etmeye başlayabiliriz."

"İKİ TARAF DA DOSTANE BİR ZİHNİYETLE YAKLAŞTI" 

Atina'da gerçekleşen ikili görüşmelerin Yunan basınında önemli bir yer bulmasının ardından, görüşmenin detaylarını aktaran Chatzivasileiou, "İki liderin görüşmesi bir yakınlaşma atmosferinde gerçekleşti. Her iki tarafın da ortak sorunlarımızı ele almak üzere görüşmeye dostane bir zihniyetle yaklaştığı açıktı" ifadelerini kullandı.

Atina'daki görüşmenin sıradan bir görüşme olmadığını da hatırlatan Chatzivasileiou şöyle devam etti:

"Bu, iki lider arasında altı ay içerisinde gerçekleşen üçüncü görüşme oldu. İlk iki görüşmede, bir sonraki adımları tartışma ve ana hatlarını belirleme fırsatı buldular. Son toplantıda ise bugüne kadar kaydedilen ilerlemeyi değerlendirdiler ve önümüzdeki yolculuk için önemli bir kilometre taşı olan Atina Deklarasyonu'nun imzalanması yoluyla daha fazla ilerleme kaydedilmesi yönündeki kararlılıklarını ortaya koydular. Aynı zamanda, iki ülkenin genişletilmiş delegasyonları işbirliği içinde etkin bir şekilde çalışarak somut çıktılar üretti. Aynı gün iki ülke Bakanları tarafından elektrik bağlantısından turizme kadar birçok konuyu kapsayan on beş Anlaşma, Memorandum ve Ortak Deklarasyon imzalandı. Yunanistan, Uluslararası Hukuk temelinde iyi niyetli işbirliğine bağlıdır."

ATİNA BİLDİRGESİ'NİN ÖNEMİ

Atina Bildirgesi olarak bilinen Atina Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Deklarasyonu'nun Türkiye-Yunanistan ilişikileri açısından ileriye doğru atılmış önemli bir adım olduğuna dikkat çeken Chatzivasileiou, "Her ne kadar hukuki bağlayıcılığı olmasa da, güçlü bir siyasi mesaj vermekte ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği için bir çerçeve oluşturmaktadır" dedi.

Chatzivasileiou, her iki ülkenin liderlerinin siyasi ağırlığı ve gücü olan bir metne imza attıklarını vurgulayarak, "Atina Deklarasyonu özellikle Uluslararası Hukuk ilkelerine ve Birleşmiş Milletler Şartına bağlılığa atıfta bulunuyor" ifadelerini kullandı.

"SAKİN SULARDA KALMAYI TAAHHÜT EDİYOR"

Ayrıca Atina Bildirisi'nin, iletişim kanallarının öneminin altını çizdiğine ve potansiyel çatışma durumlarından kaçınılması gerektiğini de belirten Chatzivasileiou, "Atina Deklarasyonu ile Yunanistan ve Türkiye iyi komşuluk ilişkilerini sürdürmeyi ve bu ilişkilerde "sakin sularda" kalmayı taahhüt etmektedir. Bu ilkeler, birlikte geleceğimizin yol gösterici sütunları ve temel taşları olmalıdır. Bu itibarla Atina Deklarasyonu önemli bir dönüm noktasıdır" diye konuştu.

Mülteci krizine de değinen Chatzivasileiou son birkaç aydır göç akınlarında genel olarak önemli bir azalma gözlemlediklerini söyledi.

Bu azalmanın kara ve deniz sınırlarımızı koruyan Yunanlı görevlilerin yoğun çalışmalarının bir sonucu olduğunu söyleyen Chatzivasileiou, son dönemde iki ülkenin Sahil Güvenlik birimleri arasında daha iyi bir iletişim kurulmasının da katkısının büyük olduğunu belirtti.

"YUNANİSTAN GÖÇ KRİZİNİN YÜKÜNÜ ÜSTLENDİ"

Yunanistan'ın Avrupa Birliği'nin iyiliği için göç krizinin yükünü üstlendiğini söyleyen Chatzivasileiou, "Son yıllarda sınırlarımızı korumak ve tabii ki Antlaşmalar uyarınca uluslararası korumaya ihtiyaç duyanları desteklemek üzere katı ama adil bir politika uyguladık. Bu gerçekten de ortak bir meydan okumadır. Yunanistan ve Türkiye, daha iyi sonuçlar elde etmek amacıyla, gelişmiş bir sinerji ile daha verimli bir şekilde birlikte çalışmaya devam etmelidir. Birlikte çalışmak ülkelerimiz için karşılıklı fayda sağlayacaktır" dedi.

ADALARIN SİLAHLANDIRILMASI MESELESİ

Türkiye ile Yunanistan arasındaki en ezeli sorunlardan biri olan adaların silahlandırılması ve kıta sahanlığı meselesi hakıkında da konuşan Chatzivasileiou, Yunanistan'ın konuya bakışını ve tutumunu şöyle özetledi:

"Egemenlik tartışmaya açık değildir ve dolayısıyla Yunanistan'ın bu konudaki tutumu aynıdır. Egemen bir bölgeye ilişkin silahlanma ile ilgili herhangi bir tartışma söz konusu değildir. Yunanistan ile Türkiye arasındaki tek önemli fark kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge'nin sınırlandırılmasıdır. Bu konuyu, başta BMDHS olmak üzere, Uluslararası Hukuk ilkeleri doğrultusunda ele almaya kararlıyız. İki halkın ortak kaygılarını iyileştirecek çözümler bulmak için birlikte çalışmayı hedefliyoruz."

"HİÇBİR SİLAHLANMA PROGRAMI GERİLİMİ ARTIRMA ADIMI DEĞİL"

Türkiye'nin F-35 programından çıkarılması ve Yunanistan'ın savaş uçağı anlaşmaları yapması Ege'de güç dengelerini değiştirdi. Yunanistan'ın F-35 alımının Ege’deki mevcut durumu ve potansiyel gerilimi nasıl etkileyeceğine değinen Chatzivasileiou, "Yunanistan ve Türkiye iki NATO müttefiki ülke. Bu çerçevede hiçbir silahlanma programı gerilimi tırmandırmaya yönelik bir adım olarak görülmemelidir. Yunanistan, savunma kabiliyetlerini arttırma çabaları çerçevesinde, bölgesel istikrar adına ve NATO'nun tüm üye ülkelerin askeri kabiliyetlerini geliştirme politikalarına uygun olarak, askeri kuvvetlerimizin her üç kolunu da etkin bir şekilde donatmaktadır" diye konuştu.

"SAKİN SULAR DÖNEMİ"

Son olarak Türkiye-Yunanistan ilişkileri bağlamına Erdoğan'ın liderliği hakkında değerlendirmelerde bulunan Chatzivasileiou, sözlerine şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yirmi yılı aşkın bir süredir liderlik görevini yürüttüğü dönem, ikili ilişkilerde pek çok zorluğun yaşandığı bir dönem oldu. Bu süre zarfında Türk-Yunan ilişkileri çalkantı ve gerginliklerle karşı karşıya kaldı. Yunanistan hiçbir zaman Türkiye'yi kışkırtmadı. Ülkemiz sakin bir profil izledi ve anlayış köprüsünün her zaman var olmasını sağladı. Bunun yanı sıra, birçok konuda farklı pozisyonlara sahibiz. Özellikle son dönemde yeniden alevlenen Orta Doğu krizi, konunun çeşitli yönlerine ilişkin farklı görüşlerimizi belirgin hale getirdi. Bununla birlikte, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın ülkelerimizin karşı karşıya olduğu ortak sınamalar konusunda ortak bir zemin bulmaya açık görünmesi olumlu bir gelişmedir. Umuyoruz ki bu yakınlaşma ruhu devam eder ve her iki ülke de mevcut "sakin sular" döneminden yararlanarak güvenlerini yeniden inşa ederler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Trakya’daki Müslüman azınlığa yapılan 'etnik' kimlik atıflar yerine uzun vadeli faydalara odaklanarak mevcut olumlu ivmenin sunduğu fırsatı değerlendireceğini umuyoruz."

Kaynak: Türkiye Gazetesi
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...